#smrgKİTABEVİ Paul Auster'le Konuşmalar -
Günümüz Amerikan edebiyatının en iyi romancılarından Paul Auster'la yapılan bu söyleşiler, yazarın edebi hayatına şiirle başlayışını, romanlarına dair görüşlerini, yazma alışkanlığı ve yöntemlerini, sonradan girdiği ve sevdiği sinema dünyasında yaşadıklarını anlatıyor...
“İlk cümleyi bulana kadar bir roman yazmak imkânsızdır. Yıllarca aklınızda bir fikirle yaşayabilirsiniz. Sonra, ilk cümleyi bulunca, kendinizi çalışmaya itmenin yolunu da bulmuş olursunuz. Fakat kitabın her cümlesi de kitabın merkezidir. Ayrıca roman, dünyada iki yabancının en mahrem halleriyle buluşabilecekleri tek yerdir.”
“Bence bütün yazarlar biraz kaçıktır. Hasar görmüş ruhlar, başka bir şey yapmaktan aciz kişiler. Benim yazdığım her kitap kafamdaki bir uğultuyla başlamıştır. Belirli bir müzik ya da ritim, bir ton. Esasında ben çok sezgisel bir yazarım. Benim açımdan roman yazmaya hasredilen çabanın büyük kısmı sezgilerimle o uğultuya, o ritme saauster kapakdık kalmaya çalışmaktan ibarettir.”
“Herkes farklı bir kitap okur; keza, herkes farklı bir film seyreder. Bir roman yazmak organik bir süreçtir; çoğu bilinçdışı kanaldan ilerler. Senaryo ise daha ziyade yapboz oyununa benziyor. Fiilen senaryo yazmak fazla zaman alan bir iş olmayabilir, ancak parçaların biraraya getirilmesi sizi delirtebilir. Ama evet, diyalog yazmak, anlatıdan ziyade dramatik bir kapsamda düşünmek, daha önce hiç yapmamış olduğum bir şeyi yapmak kendi payıma meydan okuyucu bir süreçti.”
Günümüz Amerikan edebiyatının en iyi romancılarından Paul Auster'la yapılan bu söyleşiler, yazarın edebi hayatına şiirle başlayışını, romanlarına dair görüşlerini, yazma alışkanlığı ve yöntemlerini, sonradan girdiği ve sevdiği sinema dünyasında yaşadıklarını anlatıyor...
“İlk cümleyi bulana kadar bir roman yazmak imkânsızdır. Yıllarca aklınızda bir fikirle yaşayabilirsiniz. Sonra, ilk cümleyi bulunca, kendinizi çalışmaya itmenin yolunu da bulmuş olursunuz. Fakat kitabın her cümlesi de kitabın merkezidir. Ayrıca roman, dünyada iki yabancının en mahrem halleriyle buluşabilecekleri tek yerdir.”
“Bence bütün yazarlar biraz kaçıktır. Hasar görmüş ruhlar, başka bir şey yapmaktan aciz kişiler. Benim yazdığım her kitap kafamdaki bir uğultuyla başlamıştır. Belirli bir müzik ya da ritim, bir ton. Esasında ben çok sezgisel bir yazarım. Benim açımdan roman yazmaya hasredilen çabanın büyük kısmı sezgilerimle o uğultuya, o ritme saauster kapakdık kalmaya çalışmaktan ibarettir.”
“Herkes farklı bir kitap okur; keza, herkes farklı bir film seyreder. Bir roman yazmak organik bir süreçtir; çoğu bilinçdışı kanaldan ilerler. Senaryo ise daha ziyade yapboz oyununa benziyor. Fiilen senaryo yazmak fazla zaman alan bir iş olmayabilir, ancak parçaların biraraya getirilmesi sizi delirtebilir. Ama evet, diyalog yazmak, anlatıdan ziyade dramatik bir kapsamda düşünmek, daha önce hiç yapmamış olduğum bir şeyi yapmak kendi payıma meydan okuyucu bir süreçti.”