#smrgKİTABEVİ Pazartesi ya da Salı -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Klasik Kitaplar/ Öykü
ISBN-10:
9786055904753
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Stok Kodu:
1199157611
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
185 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Çeviren:
Alev Bulut
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
160,00
Havale/EFT ile: 155,20
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199157611
543765
Pazartesi ya da Salı -
Pazartesi ya da Salı - #smrgKİTABEVİ
160.00
Cesaret dolu bir yaşam, çalışmakla geçen yıllar, umutsuzluk, bekleyiş, verimsiz arayış günleri ve sonun getirdiği yalnızlık korkusu; bütün bunlar olası aldatmacasını hemen yadsıdığı şu küçük cümlenin teminatından başka gerekçeye yer bırakmaz: “Fakat bir gün elimize bir kalem alıp yazmaya başladığımızda ne olacağını kim bilebilir? Gerçeklik, belli bir şeyken, onu şuna buna çevirmemek ne kadar da zor.” – Maurice Blanchot

Pazartesi ya da Salı'da okuyacağınız, fildişi kulesinde yalnızlaşan bir yazarın değil, tam da yazarak insanlarla kucaklaşan bir yaşam müptelasının öyküleri. Artık “kendine ait bir oda”ya kapanmış, kitap kapaklarının hapsettiği o sıkıcı Woolf portresi değil baktığımız. Edebiyatın en özgün imgelerinin mucidine ait bir âlem. İşte bu yüzden Woolf'u görmek, o hülyalı ve soyut portreye bakıp iç geçirmek değil, onun ahenk ve karmaşa arasında gidip gelen oluş âlemini seyretmek. Woolf'u okumak, “kendine ait” olanı dünyaya ait kılan, birbirine taşan evrenleri yaratan kadını okumak. O beylik portredeki hareketsiz, dingin, soyut Woolf klişesinin tam aksi; koşan, uçan, dağılan, nesnelere dönüşen, varoluş imkânlarını açan, zamanı varoluşun tecrübesinde veren yaratıcıyı okumak.

Cesaret dolu bir yaşam, çalışmakla geçen yıllar, umutsuzluk, bekleyiş, verimsiz arayış günleri ve sonun getirdiği yalnızlık korkusu; bütün bunlar olası aldatmacasını hemen yadsıdığı şu küçük cümlenin teminatından başka gerekçeye yer bırakmaz: “Fakat bir gün elimize bir kalem alıp yazmaya başladığımızda ne olacağını kim bilebilir? Gerçeklik, belli bir şeyken, onu şuna buna çevirmemek ne kadar da zor.” – Maurice Blanchot

Pazartesi ya da Salı'da okuyacağınız, fildişi kulesinde yalnızlaşan bir yazarın değil, tam da yazarak insanlarla kucaklaşan bir yaşam müptelasının öyküleri. Artık “kendine ait bir oda”ya kapanmış, kitap kapaklarının hapsettiği o sıkıcı Woolf portresi değil baktığımız. Edebiyatın en özgün imgelerinin mucidine ait bir âlem. İşte bu yüzden Woolf'u görmek, o hülyalı ve soyut portreye bakıp iç geçirmek değil, onun ahenk ve karmaşa arasında gidip gelen oluş âlemini seyretmek. Woolf'u okumak, “kendine ait” olanı dünyaya ait kılan, birbirine taşan evrenleri yaratan kadını okumak. O beylik portredeki hareketsiz, dingin, soyut Woolf klişesinin tam aksi; koşan, uçan, dağılan, nesnelere dönüşen, varoluş imkânlarını açan, zamanı varoluşun tecrübesinde veren yaratıcıyı okumak.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat