Piscator'un bu tek kitabının hem onun epik tiyatronun çatışım kuran uygulamaları, hem de bu deneyin yaşandığı tarihsel koşullar üzerine yeni bir bakış açısı getireceği inancındayız. (Arka kapaktan) “Bu kitap 1929'da yazıldı ve yayınlandı. Yaşamın tüm alanlarında büyük rahatsızlıkların var olduğu o yıllarda. Kaba politik, toplumsal, entelektüel çelişkilerle parçalanmış ve dağılmış bir dönemde. Kişisel çıkarlarının bir parça ötesini görebilen herkesin, kendisini sorumlu hissetmek zorunda kaldığı ve görevinin en azından kişisel ilkelerini savunmak olduğunu görmezden gelemeyeceği yıllarda… 1929'a gelindiğinde saflar açıkça ortaya çıkmıştı. Nazi terörünce sokaklarda kışkırtılan kargaşaya bir göz atmak bunu kanıtlamaya yetiyordu…” “Faşizmi sadece tiyatromuzla durduramayacağımız daha başlangıçta hepimiz için çok açıktı. Bizim tiyatromuzun yapması gereken, pratik politika eylemine dönüştürüldüğünde belki de bu faşizmi durdurabilecek kritik tepkileri kitlelere taşımaktı. … Durum böyleyken, tiyatromuzun sanatsal başarısı ya da başarısızlığının, politik görüşlerimizin başarısı ya da başarısızlığıyla eş tutulabileceği bir dönemde, tiyatro çalışmalarımızın biçim ve içeriğinin geçerliliğinin onaylanması şansa bırakılamazdı. Epik, yani politik tiyatronun temel olgularının açıkça ortaya konması gerekliydi, ki sonuç olarak bu kitap kaleme alındı…” “Bugün epik tiyatronun biçeme ilişkin kuramları, arkadaşım Bertolt Brecht'in küçümsenmeyecek çalışmalarıyla en iyi biçimde ortaya konmuştur. Öyleyse bir zamanlar bir manifesto, yönlendirici bir el kitabı olan bu kitap, şimdi tarihsel bir doküman mıdır? Kuşkusuz bir dokümandır, ancak bence hâlâ geçerliliğini koruyan bir doküman. Epik tekniklerin geçerliliğine bugün kimse karşı çıkamaz, ancak bu teknikle neyin anlatılması gerektiği konusunda dikkate değer bir karmaşa söz konusudur…” “Bu kitabın kapsamı, Brecht'in şu şekilde ortaya koyduğu güncel, ölümsüz soruya bir yanıt bulma çabasındadır: ‘Tiyatro aynı anda nasıl hem eğlendirici, hem eğitici olabilir? Tiyatroyu zihinsel uyuşturucu trafiğinin elinden kurtarıp, bir yanılsamalar fuarı olmak yerine, gerçek deneyimler öneren bir alan haline nasıl getirebiliriz?'” (Erwin Piscator, “Politik Tiyatro'nun 1963 Basımına Önsöz”)
Piscator'un bu tek kitabının hem onun epik tiyatronun çatışım kuran uygulamaları, hem de bu deneyin yaşandığı tarihsel koşullar üzerine yeni bir bakış açısı getireceği inancındayız. (Arka kapaktan) “Bu kitap 1929'da yazıldı ve yayınlandı. Yaşamın tüm alanlarında büyük rahatsızlıkların var olduğu o yıllarda. Kaba politik, toplumsal, entelektüel çelişkilerle parçalanmış ve dağılmış bir dönemde. Kişisel çıkarlarının bir parça ötesini görebilen herkesin, kendisini sorumlu hissetmek zorunda kaldığı ve görevinin en azından kişisel ilkelerini savunmak olduğunu görmezden gelemeyeceği yıllarda… 1929'a gelindiğinde saflar açıkça ortaya çıkmıştı. Nazi terörünce sokaklarda kışkırtılan kargaşaya bir göz atmak bunu kanıtlamaya yetiyordu…” “Faşizmi sadece tiyatromuzla durduramayacağımız daha başlangıçta hepimiz için çok açıktı. Bizim tiyatromuzun yapması gereken, pratik politika eylemine dönüştürüldüğünde belki de bu faşizmi durdurabilecek kritik tepkileri kitlelere taşımaktı. … Durum böyleyken, tiyatromuzun sanatsal başarısı ya da başarısızlığının, politik görüşlerimizin başarısı ya da başarısızlığıyla eş tutulabileceği bir dönemde, tiyatro çalışmalarımızın biçim ve içeriğinin geçerliliğinin onaylanması şansa bırakılamazdı. Epik, yani politik tiyatronun temel olgularının açıkça ortaya konması gerekliydi, ki sonuç olarak bu kitap kaleme alındı…” “Bugün epik tiyatronun biçeme ilişkin kuramları, arkadaşım Bertolt Brecht'in küçümsenmeyecek çalışmalarıyla en iyi biçimde ortaya konmuştur. Öyleyse bir zamanlar bir manifesto, yönlendirici bir el kitabı olan bu kitap, şimdi tarihsel bir doküman mıdır? Kuşkusuz bir dokümandır, ancak bence hâlâ geçerliliğini koruyan bir doküman. Epik tekniklerin geçerliliğine bugün kimse karşı çıkamaz, ancak bu teknikle neyin anlatılması gerektiği konusunda dikkate değer bir karmaşa söz konusudur…” “Bu kitabın kapsamı, Brecht'in şu şekilde ortaya koyduğu güncel, ölümsüz soruya bir yanıt bulma çabasındadır: ‘Tiyatro aynı anda nasıl hem eğlendirici, hem eğitici olabilir? Tiyatroyu zihinsel uyuşturucu trafiğinin elinden kurtarıp, bir yanılsamalar fuarı olmak yerine, gerçek deneyimler öneren bir alan haline nasıl getirebiliriz?'” (Erwin Piscator, “Politik Tiyatro'nun 1963 Basımına Önsöz”)