15 şubat 1608'de, 24 yaşında olduğu halde, Lemberg'den yola çıkan Simeon, 10 eylülde İstanbul'a varmış ve bir sene kadar burada kaldıktan sonra Ege ve Marmara havzasında bir gezinti yapmış, 1611'de, ermeni katolikosunun bir mümessiline refakat ederek Rumeli yolu ile Venedik ve Roma'ya gitmiş, 1612'de deniz yolu ile avdetinde İzmir'e çıkarak 1613'de seyahatini Anadolu'nun içlerinden Muş'a kadar uzatmış ve 1614'de tekrar İstanbul'a gelmiştir. Simeon, nihayet, 15 ağustos 1615'de, seyahatinin asıl hedefine gitmek üzere gemiye binerek Mısır'a ve oradan da kara yolu ile Kudüs'e vâsıl olmuş ve ahdini yerine getirmiştir. 1616'da oradan ayrılan Simeon, Suriye yolu ile yine Anadolu'ya geçerek 1618 senesinde tekrar istanbul'a gelmiş ve ayni sene içinde Polonya'ya avdet etmiştir.
ihata ve muhakeme bakımından mütevazı bir vasıf taşıyan Simeon, Seyahatnâme'sinde, gördüklerini ve duyduklarını olduğu gibi nakletmişdir ki, bu keyfiyet eserin kaynak olarak 'değerini artırmaktadır. Müellif, dinî hislerini uyandıran ziyaret yerlerinden mâada, uğradığı mahallin topografik, etnik ve iktisadî durumunu belirten basit teferruat vererek, dolayısiyle içtimaî hayatın çerçevesini çizmiştir. Bu bakımdan İstanbul, Tokat, Diyarbakır, Kahire, Kudüs, Halep ve diğer bâzı şehirler hakkında verdiği nisbeten mufassal malûmat dikkate şayandır.
Müellif, yazmasında kayd etmiş olduğu gibi, eserini 1619 senesinde kaleme almıştır. Binâenaleyh, seyahati esnasında yazdığı notları, avdetinden sonra Lemberg'de tasnif ve tedvin etmiştir. Eserin dili, ermeni edebî ve halk dilinin halitası olup, birçok yerlerde - tercümesinde italik olarak aynen verdiğimiz - türkçe, bâzan da lehçe kelimeler kullanılmıştır.
Simeon'un Seyahatname'si, meşhur ermeni Mekhitarist filolog Per Nerses Akinian tarafından, 1932'de, Lemberg Üniversitesi yazmaları arasında keşf ve 1936'da Viyana Mekhitarist manastırı matbaasında bastırılmıştır. -Hrant D. Andreasyan (Önsözden)
15 şubat 1608'de, 24 yaşında olduğu halde, Lemberg'den yola çıkan Simeon, 10 eylülde İstanbul'a varmış ve bir sene kadar burada kaldıktan sonra Ege ve Marmara havzasında bir gezinti yapmış, 1611'de, ermeni katolikosunun bir mümessiline refakat ederek Rumeli yolu ile Venedik ve Roma'ya gitmiş, 1612'de deniz yolu ile avdetinde İzmir'e çıkarak 1613'de seyahatini Anadolu'nun içlerinden Muş'a kadar uzatmış ve 1614'de tekrar İstanbul'a gelmiştir. Simeon, nihayet, 15 ağustos 1615'de, seyahatinin asıl hedefine gitmek üzere gemiye binerek Mısır'a ve oradan da kara yolu ile Kudüs'e vâsıl olmuş ve ahdini yerine getirmiştir. 1616'da oradan ayrılan Simeon, Suriye yolu ile yine Anadolu'ya geçerek 1618 senesinde tekrar istanbul'a gelmiş ve ayni sene içinde Polonya'ya avdet etmiştir.
ihata ve muhakeme bakımından mütevazı bir vasıf taşıyan Simeon, Seyahatnâme'sinde, gördüklerini ve duyduklarını olduğu gibi nakletmişdir ki, bu keyfiyet eserin kaynak olarak 'değerini artırmaktadır. Müellif, dinî hislerini uyandıran ziyaret yerlerinden mâada, uğradığı mahallin topografik, etnik ve iktisadî durumunu belirten basit teferruat vererek, dolayısiyle içtimaî hayatın çerçevesini çizmiştir. Bu bakımdan İstanbul, Tokat, Diyarbakır, Kahire, Kudüs, Halep ve diğer bâzı şehirler hakkında verdiği nisbeten mufassal malûmat dikkate şayandır.
Müellif, yazmasında kayd etmiş olduğu gibi, eserini 1619 senesinde kaleme almıştır. Binâenaleyh, seyahati esnasında yazdığı notları, avdetinden sonra Lemberg'de tasnif ve tedvin etmiştir. Eserin dili, ermeni edebî ve halk dilinin halitası olup, birçok yerlerde - tercümesinde italik olarak aynen verdiğimiz - türkçe, bâzan da lehçe kelimeler kullanılmıştır.
Simeon'un Seyahatname'si, meşhur ermeni Mekhitarist filolog Per Nerses Akinian tarafından, 1932'de, Lemberg Üniversitesi yazmaları arasında keşf ve 1936'da Viyana Mekhitarist manastırı matbaasında bastırılmıştır. -Hrant D. Andreasyan (Önsözden)