Galatasarayı Lisesi'nde efsâneleşmiş hocalar vardır ama efsâneleşmiş ve efsânesi hâlâ süren eski öğrenciler pek azdır. Hele lisedeki lâkabı Einstein olan Fezâ Gürsey'in kendine meslek olarak Teorik Fiziği seçmiş olduğunu duyunca bu Galatasaraylı Ağabeyimiz'e gıyâbî hayranlığım büsbütün artmıştı. Zîrâ 8 sınıftan itibâren bilinçli bir şekilde ve rahmetli annemin bütün tepkilerine rağmen ben de Teorik Fizik'çi olmağa karar vermiş bulunuyordum; ayrıca, arkadaşlarım arasındaki iki lâkabımdan biri de Einstein idi. Bu bakımdan, kendisini şahsen tanımamdan çok önce Fezâ Gürsey ile aramda çok özel bir mânevî yakınlık doğmuştu.
"Ağustos 1987'de Tübitak Marmara Araştırma Merkezi'ne Tübitak Başkanı danışmanı olarak atanmış bulunuyordum. Hocam Ord. Prof. Dr. Cahit Arf beyin de, Merkez'de, Temel Bilimler Enstitüsü'nde bulunduğunu öğrenince kendisine hörmet ve muhabbetlerimi arz etmek üzere telefonla bir randevu taleb ettim. Beni Enstitü'deki dostları ve talebeleriyle bir sohbet toplantısı yapmaktayken kabul etti. Kapıdan girip dekendisine muhabbetle ilerlerken Cahit bey beni odada hazır bulunanlara göstererek, alay ve arakanın çok ötesinde aşağılayıcı ve mütekebbir bir tavırla: "Bu adamı görüyor musunuz? Bu adam buraya Hükümet Komiseri olarak tayin edilmiştir. Bu Enstitü'ü kapatmak için gereken raporu hazırlayacaktır" diye takdim etti. Odada bulunan herkes Hoca'nın bu beyanını ne kadar tasvip ettiklerini izhar edebilmek içinbirbirleriyle adeta yarış halinde gülerlerken benim Hocam'a uzatmış olduğum elim de havada kalmıştı.....