#smrgKİTABEVİ Postmodernite Sivil Toplum ve İslâm - 2024
Editör:
Gülbeyaz Karakuş
Kondisyon:
Yeni
ISBN-10:
6256063082
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
296
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
176,00
Havale/EFT ile:
170,72
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199082106
467984
https://www.simurgkitabevi.com/postmodernite-sivil-toplum-ve-islam-2024
Postmodernite Sivil Toplum ve İslâm - 2024 #smrgKİTABEVİ
176.00
Bu kitap, Türkiye'de son yıllarda entelektüel ve akademik çevrelerin dolaylı veya dolaysız en fazla tartıştığı üç meseleyi, postmodernite, sivil toplum ve İslâm ilişkisini eleştirel bir yaklaşımla ele alıyor, onların arasında teorik bir bağ kurmaya girişiyor. Bununla beraber, söz konusu üç mesele, genellikle yapılageldiği gibi birer “akım” olarak değil, kendi doğalarında içkin karşıtlıkların belirlediği toplumsallıklar olarak sosyolojik bir çözümlemeye tâbi tutuluyor.
Herkesin kendi yaşam tarzını bir kültüre dönüştürme durumu (postmodernite), ister istemez çoğulluk temelinde yükselen bir yapıyı (sivil toplum) zorunlu kılarken; o çoğulluklardan biri olan İslâm'a da her yaşam tarzı gibi kendini bir kültür olarak sunumlama imkânı sağlamaktadır. Buna karşılık, postmodernite ve sivil toplum, ‘tek'in hâkimiyetini yadsırken, İslâm ‘tevhid'i, dolayısıyla ‘tek'i esas alan bir görünüm sunmakta, öyle de algılanmaktadır.
Oysa, fark edilmesi gereken, hem postmodernitenin hem sivil toplumun bazı önemli yanlarının İslâm'a sirâyet ettiği; bu sayede tek hegemonik bir kültür dünyası dayatma potansiyelinin artık İslâm için de zayıfladığıdır. Buna rağmen, kitapta postmodernite, sivil toplum ve İslâm arasındaki etkileşimlerin açık uçlu bir gerilimi içerdiği vurgulanmaktadır. Öyle ki, bizi artık toplum birliğinin olmadığı, çok kültürlülüğün yayıldığı çoğul bir ortam ile tek bir hakikatin ve söylemin hâkimiyetine giden yol arasında yalpalatabilecek bir gerilimdir bu: Moderniteden kopuşu pre-moderniteye, sivil topluma yönelişi aniden despotluğa saptırabilecek bir gerilim…
Herkesin kendi yaşam tarzını bir kültüre dönüştürme durumu (postmodernite), ister istemez çoğulluk temelinde yükselen bir yapıyı (sivil toplum) zorunlu kılarken; o çoğulluklardan biri olan İslâm'a da her yaşam tarzı gibi kendini bir kültür olarak sunumlama imkânı sağlamaktadır. Buna karşılık, postmodernite ve sivil toplum, ‘tek'in hâkimiyetini yadsırken, İslâm ‘tevhid'i, dolayısıyla ‘tek'i esas alan bir görünüm sunmakta, öyle de algılanmaktadır.
Oysa, fark edilmesi gereken, hem postmodernitenin hem sivil toplumun bazı önemli yanlarının İslâm'a sirâyet ettiği; bu sayede tek hegemonik bir kültür dünyası dayatma potansiyelinin artık İslâm için de zayıfladığıdır. Buna rağmen, kitapta postmodernite, sivil toplum ve İslâm arasındaki etkileşimlerin açık uçlu bir gerilimi içerdiği vurgulanmaktadır. Öyle ki, bizi artık toplum birliğinin olmadığı, çok kültürlülüğün yayıldığı çoğul bir ortam ile tek bir hakikatin ve söylemin hâkimiyetine giden yol arasında yalpalatabilecek bir gerilimdir bu: Moderniteden kopuşu pre-moderniteye, sivil topluma yönelişi aniden despotluğa saptırabilecek bir gerilim…
Bu kitap, Türkiye'de son yıllarda entelektüel ve akademik çevrelerin dolaylı veya dolaysız en fazla tartıştığı üç meseleyi, postmodernite, sivil toplum ve İslâm ilişkisini eleştirel bir yaklaşımla ele alıyor, onların arasında teorik bir bağ kurmaya girişiyor. Bununla beraber, söz konusu üç mesele, genellikle yapılageldiği gibi birer “akım” olarak değil, kendi doğalarında içkin karşıtlıkların belirlediği toplumsallıklar olarak sosyolojik bir çözümlemeye tâbi tutuluyor.
Herkesin kendi yaşam tarzını bir kültüre dönüştürme durumu (postmodernite), ister istemez çoğulluk temelinde yükselen bir yapıyı (sivil toplum) zorunlu kılarken; o çoğulluklardan biri olan İslâm'a da her yaşam tarzı gibi kendini bir kültür olarak sunumlama imkânı sağlamaktadır. Buna karşılık, postmodernite ve sivil toplum, ‘tek'in hâkimiyetini yadsırken, İslâm ‘tevhid'i, dolayısıyla ‘tek'i esas alan bir görünüm sunmakta, öyle de algılanmaktadır.
Oysa, fark edilmesi gereken, hem postmodernitenin hem sivil toplumun bazı önemli yanlarının İslâm'a sirâyet ettiği; bu sayede tek hegemonik bir kültür dünyası dayatma potansiyelinin artık İslâm için de zayıfladığıdır. Buna rağmen, kitapta postmodernite, sivil toplum ve İslâm arasındaki etkileşimlerin açık uçlu bir gerilimi içerdiği vurgulanmaktadır. Öyle ki, bizi artık toplum birliğinin olmadığı, çok kültürlülüğün yayıldığı çoğul bir ortam ile tek bir hakikatin ve söylemin hâkimiyetine giden yol arasında yalpalatabilecek bir gerilimdir bu: Moderniteden kopuşu pre-moderniteye, sivil topluma yönelişi aniden despotluğa saptırabilecek bir gerilim…
Herkesin kendi yaşam tarzını bir kültüre dönüştürme durumu (postmodernite), ister istemez çoğulluk temelinde yükselen bir yapıyı (sivil toplum) zorunlu kılarken; o çoğulluklardan biri olan İslâm'a da her yaşam tarzı gibi kendini bir kültür olarak sunumlama imkânı sağlamaktadır. Buna karşılık, postmodernite ve sivil toplum, ‘tek'in hâkimiyetini yadsırken, İslâm ‘tevhid'i, dolayısıyla ‘tek'i esas alan bir görünüm sunmakta, öyle de algılanmaktadır.
Oysa, fark edilmesi gereken, hem postmodernitenin hem sivil toplumun bazı önemli yanlarının İslâm'a sirâyet ettiği; bu sayede tek hegemonik bir kültür dünyası dayatma potansiyelinin artık İslâm için de zayıfladığıdır. Buna rağmen, kitapta postmodernite, sivil toplum ve İslâm arasındaki etkileşimlerin açık uçlu bir gerilimi içerdiği vurgulanmaktadır. Öyle ki, bizi artık toplum birliğinin olmadığı, çok kültürlülüğün yayıldığı çoğul bir ortam ile tek bir hakikatin ve söylemin hâkimiyetine giden yol arasında yalpalatabilecek bir gerilimdir bu: Moderniteden kopuşu pre-moderniteye, sivil topluma yönelişi aniden despotluğa saptırabilecek bir gerilim…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.