Postmodernizm, son yıllarda sürekli her alanda karşımıza çıkıyor. Sanattan toplumsal bilimlere, mimarlıktan sinemaya, hatta darbelere kadar pek çok alanda bu kavram kullanılıyor. Peki herkesin kolaylıkla kullandığı bu kavramın kökenleri nelerdir? Bir fikir olarak postmodernitenin kaynakları, mekansal, siyasal ve entelektüel bağlamında nasıl değerlendirilmeli? Marksist kuramcı Perry Anderson, Fredric Jameson'ın postmodernite fikrine olan katkısını böyle bir bağlama oturtuyor ve onun Levin, Fiedler, Hassan, Jencks, Habermas ve Lyotard'a kıyasla çok daha sol bir perspektifle postmoderniteyi ele aldığını ortaya koyuyor. Zira postmoderniteyi, klasik Marksist terimler çerçevesinde, kapitalizmin yeni bir aşaması olarak tanımlayan tek kişi Jameson. Anderson ayrıca, bir fikir olarak postmodernden ziyade, postmodernin arka planını oluşturan sosyo-ekonomik koşullar üzerine fikir yürütüyor ve modernizmin 19. yüzyılın sonundaki varsayımlarına ilişkin yeni değerlendirmeler sunuyor. Burada, giderek sağın mülkiyeti altına giren postmodernizmin Jamesoncu tarihsel maddeci yorumunun sahiplenilmesi sözkonusu. Sağın hegemonik içerme çabalarına karşı solcu bir karşı çıkış.
YAZAR Perry Anderson 1938'de Londra'da doğdu. Savaş yıllarını ABD'de geçirdikten sonra ailesiyle birlikte İrlanda'ya taşındı. 1956 yılında Oxford'a gittikten sonra Rus ve Fransız dilleriyle ilgilendi. İngiliz Yeni Sol'u içerisindeki önemli simalardan biri olarak uzun yıllardır New Left Rewiew'un editörlüğünü yürüten Anderson, Verso yayınevinin kurulmasında da katkıda bulundu. Birikim Yayınları'nca daha önce Batı'da Sol Düşünce adlı kitabı yayımlanan (Nisan 1982) yazarın Zone of Engagement adlı eseri yakında basılacak. Perry Anderson halen UCLA'de tarih dersleri vermektedir.