Priene'yi son senelerde birkaç defa daha ziyaret ettim. İlk ziyaretimizde çıkmak nasip olmayan kayalara oyulmuş dik merdiveni iki defa tırmandım. Bugün ancak kartalların barındığı Akropolis'inden Latmos'un mağrur ve haşmetli siluetini, Büyük Menderes'in yarattığı dümdüz ovayı doya doya seyrettim ; gözlerimin önünde üç bin yıllık bir tarih canlandı: Şimdi birçok yerleri bataklıklarla kaplı bu düz ovayı, bu uçsuz bucaksız step deryasını, bir an için eskisi gibi beyaz köpüklerle bezenmiş koyu mavi bir körfez olarak tasavvur ettim. Eski dünyanın her bucağındaki limanlara uğradıktan sonra memleketlerine dönerken vatan hasretiyle coşan İonya denizcilerinin gür seslerini, şen şarkılarını duyar gibi oldum. Bakışlarımı yavaş yavaş şehrin kurulu olduğu terasa doğru çevirdim : Orada, kalbinin bütün temizliği ile Bereket Tanrıçasının önünde diz çöken yanık yüzlü çiftçiyi, Dionysos'a methiye söyleyen genç şairleri, Apollon'a benzeyen gürbüz vücutlarını kumla ovuşturan atletleri, bâtıl inanışlar yerine "aklı" ön plâna koyan beyaz sakallı beli bükük ihtiyar filozofları, gemilerin yeni getirdikleri eşyaları satmak için dil döken tacirleri, evlerinde iplik büken, yemek hazırlayan ihtiyar nineleri, genç kadınları görür gibi oldum. Fakat bir an için duyduğum ve gördüğüm bu âlem artık hakikat olamazdı. Elimizde ancak o âleme şahitlik etmiş jimnazların, tapınakların, tiyatroların harabeleri kalmıştır. Hiç olmazsa bunları tanımalı ve tanıtmalıydık. İşte bu küçük kılavuz bu amaçla meydana geldi. ( Sunuş'tan ) Kitabın sonunda kuşe kağıda basılmış bir çok harabe ve sikke fotoğrafı bulunmaktadır.
Priene'yi son senelerde birkaç defa daha ziyaret ettim. İlk ziyaretimizde çıkmak nasip olmayan kayalara oyulmuş dik merdiveni iki defa tırmandım. Bugün ancak kartalların barındığı Akropolis'inden Latmos'un mağrur ve haşmetli siluetini, Büyük Menderes'in yarattığı dümdüz ovayı doya doya seyrettim ; gözlerimin önünde üç bin yıllık bir tarih canlandı: Şimdi birçok yerleri bataklıklarla kaplı bu düz ovayı, bu uçsuz bucaksız step deryasını, bir an için eskisi gibi beyaz köpüklerle bezenmiş koyu mavi bir körfez olarak tasavvur ettim. Eski dünyanın her bucağındaki limanlara uğradıktan sonra memleketlerine dönerken vatan hasretiyle coşan İonya denizcilerinin gür seslerini, şen şarkılarını duyar gibi oldum. Bakışlarımı yavaş yavaş şehrin kurulu olduğu terasa doğru çevirdim : Orada, kalbinin bütün temizliği ile Bereket Tanrıçasının önünde diz çöken yanık yüzlü çiftçiyi, Dionysos'a methiye söyleyen genç şairleri, Apollon'a benzeyen gürbüz vücutlarını kumla ovuşturan atletleri, bâtıl inanışlar yerine "aklı" ön plâna koyan beyaz sakallı beli bükük ihtiyar filozofları, gemilerin yeni getirdikleri eşyaları satmak için dil döken tacirleri, evlerinde iplik büken, yemek hazırlayan ihtiyar nineleri, genç kadınları görür gibi oldum. Fakat bir an için duyduğum ve gördüğüm bu âlem artık hakikat olamazdı. Elimizde ancak o âleme şahitlik etmiş jimnazların, tapınakların, tiyatroların harabeleri kalmıştır. Hiç olmazsa bunları tanımalı ve tanıtmalıydık. İşte bu küçük kılavuz bu amaçla meydana geldi. ( Sunuş'tan ) Kitabın sonunda kuşe kağıda basılmış bir çok harabe ve sikke fotoğrafı bulunmaktadır.