Bazıları refah devletini sorgulamaya açık olmayan ve özü itibariyle iyi olan çok kutsal bir anlam atfeder. Bu tip kişiler için sadece niyetler önemlidir. İnsan davranışını değerlendirebilmek açısından niyetler kesinlikle önemlidir, ancak kurumları değerlendirirken verilere de bakmamız ve ardından belirli sonuçları doğuran saikleri de araştırmamız gerekmektedir. Yalnızca niyetlere bakan kişiler zihinlerini veriye ve zor sorulara kapatmışlardır. Eğer bir kişi refah devletini sorguluyorsa, bunun yalnızca kişinin kötü niyetinden kaynaklanabileceği sonucuna varırlar ve bu da refah devletini sorgulayanları kötü insanlar yapmaktadır. Kimse kötü insanları dinlememelidir.
Yine de tüm zihinler kapanmış değil. Mesela refah devletinin getirdiği durumun insanları karşılıklı bireysellik yerine birbirlerini yağmaladıkları bir sisteme itiyor olabileceğini; mevcut refah devleti sistemlerinin belki de sürdürülemez olduklarını; politikacıların karşılayabileceklerinden çok daha fazlasının sözünü verdiğini, vatandaşların da alabileceğinden çok fazlasını talep ettiğini; refah devletinin, demokratik liberalizmin tamamlayıcısı olmak yerine anti-demokratik bir suiistimal biçimine dönüştüğünü ve bazen sinsice bazen de apaçık şekilde demokratik liberalizmin altını oyduğunu; ve belki de refah devletinin yok etmiş ve yerini almış olduğu sistemin aslında çok daha insancıl, daha etkili ve daha sürdürülebilir olabileceğini sorgularlar.
Bu küçük kitap zor soruları sormayı tercih eden ve açık görüşlülükle bunların peşine düşenler içindir.