#smrgKİTABEVİ Reform Söylemleri Üzerinden Devleti Okumak - 2024
Üçüncü bölümde “İkinci Meşrutiyetten Erken Cumhuriyete Devlette Reform” kapsamında reformların söylemsel analizi ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda İkinci Meşrutiyet dönemi devlet felsefesi, merkeziyetçi ademi merkeziyetçi yönetim tartışmaları üzerinden değerlendirilmekte, benimsenen merkeziyetçi yapının toplumsal kuruluşla olan ilişkisine yer verilmekte, devletin yönetim yapısını belirleyen yasal düzenlemelere temas edilmektedir. Bu bağlamda Cumhuriyet dönemi devlet reformlarına ilişkin meclis tartışmalarının hangi dinamiklerle biçimlendiği, meclisteki söylemlerin yasal düzenlemelerdeki karşılığının ne/nasıl olduğu ve siyasal ve yönetsel alanı kurması ve toplumsal meşruiyeti sağlaması konusunda önemi, çalışmanın odağına yerleşmektedir. Dördüncü bölüm değişen devlet paradigması ile birlikte devletin rol ve işlevlerinin kapsamına dair tesbitleri ortaya koymakta, devlet reformlarının nasıl bir yaklaşımla ve hangi söylemlerle biçimlendiğinin analizini yapmaktadır. Bu dönem önceki dönemler ile biçimlenen devlet yapısının yeniden örgütlenmesine ve rasyonelleştirilmesine yönelik ülke içinden akademisyenlerin öncülüğünde ortaya konulan raporlara ilişkin bir değerlendirmeyi içermektedir. Çalışmanın son bölümünde; 1980 sonrası devlet paradigmasında yaşanan değişim geniş bir çerçevede açıklanmaya gayret gösterilmektedir. Merkeziyetçi yönetim yapısından ademi merkeziyetçi bir yönetim yapısına doğru değişimin arka planı, meclis tartışmaları, söylemin değişim karşısında kullanım alanı analitik bir perspektifle sunulmaya çalışılmakta, yeni paradigmanın felsefi temelini oluşturan neoliberal yaklaşım, yeni sağ düşünce, yeni kamu işletmeciliği ve yönetişim yaklaşımı çerçevesinde ve yerel dinamikler bağlamında değerlendirilmektedir. 2003 ve sonrası reform sürecine konu olan merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin devleti neoliberal bir çizgide yeniden yapılandırdığına dair iddia, meclis tartışmalarına yansıyan bir söylemsellik içinde sunulmakta, bu bağlamda devlette yaşanan paradigma değişim süreci de bir anlamda ortaya konulmaktadır.
Üçüncü bölümde “İkinci Meşrutiyetten Erken Cumhuriyete Devlette Reform” kapsamında reformların söylemsel analizi ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda İkinci Meşrutiyet dönemi devlet felsefesi, merkeziyetçi ademi merkeziyetçi yönetim tartışmaları üzerinden değerlendirilmekte, benimsenen merkeziyetçi yapının toplumsal kuruluşla olan ilişkisine yer verilmekte, devletin yönetim yapısını belirleyen yasal düzenlemelere temas edilmektedir. Bu bağlamda Cumhuriyet dönemi devlet reformlarına ilişkin meclis tartışmalarının hangi dinamiklerle biçimlendiği, meclisteki söylemlerin yasal düzenlemelerdeki karşılığının ne/nasıl olduğu ve siyasal ve yönetsel alanı kurması ve toplumsal meşruiyeti sağlaması konusunda önemi, çalışmanın odağına yerleşmektedir. Dördüncü bölüm değişen devlet paradigması ile birlikte devletin rol ve işlevlerinin kapsamına dair tesbitleri ortaya koymakta, devlet reformlarının nasıl bir yaklaşımla ve hangi söylemlerle biçimlendiğinin analizini yapmaktadır. Bu dönem önceki dönemler ile biçimlenen devlet yapısının yeniden örgütlenmesine ve rasyonelleştirilmesine yönelik ülke içinden akademisyenlerin öncülüğünde ortaya konulan raporlara ilişkin bir değerlendirmeyi içermektedir. Çalışmanın son bölümünde; 1980 sonrası devlet paradigmasında yaşanan değişim geniş bir çerçevede açıklanmaya gayret gösterilmektedir. Merkeziyetçi yönetim yapısından ademi merkeziyetçi bir yönetim yapısına doğru değişimin arka planı, meclis tartışmaları, söylemin değişim karşısında kullanım alanı analitik bir perspektifle sunulmaya çalışılmakta, yeni paradigmanın felsefi temelini oluşturan neoliberal yaklaşım, yeni sağ düşünce, yeni kamu işletmeciliği ve yönetişim yaklaşımı çerçevesinde ve yerel dinamikler bağlamında değerlendirilmektedir. 2003 ve sonrası reform sürecine konu olan merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin devleti neoliberal bir çizgide yeniden yapılandırdığına dair iddia, meclis tartışmalarına yansıyan bir söylemsellik içinde sunulmakta, bu bağlamda devlette yaşanan paradigma değişim süreci de bir anlamda ortaya konulmaktadır.