“II. Meşrutiyet devrinin son derece renkli simalarından biri olan Rıza Tevfik, özellikle 1922-1943 yılları arasında Amman ve Cünye'de (Lübnan) geçirdiği sürgün yıllarında aile fertleriyle birlikte dost, akraba, arkadaş ve tanıdıklarına yüzlerle ifade edilebilecek sayıda mektup yazmış, aynı şekilde kendisine de yüzlerce mektup gönderilmiştir. Rıza Tevfik'in, yaşadığı dönemin sanat-edebiyat, kültür ve siyaset hayatında oldukça geniş bir çevresi bulunması dolayısıyla, bunların birçoğu devrin tanınmış şahsiyetleri ile karşılıklı olarak yapılan muhaberattan meydana gelmektedir. Gerek kendi yazdıklarını gerekse kendisine gelenleri büyük bir itina ile muhafaza eden ve sürgün dönüşü beraberinde getiren Rıza Tevfik'in vefatından sonra, eşinin İstinye'de ikamet ettiği evin bir su baskınına uğraması sonucu, mektupların bir kısmı çamura batmış bir halde zâyi olmuş, kurtarılabilenler ise mümkün olduğunca temizlendikten sonra 90'lı yıllarda torunu Rıza Başikoğlu tarafından bana emanet edilmişti…
Bilindiği gibi mektuplar, doğrudan doğruya iki kişi arasında karşılıklı olarak iletişimi sağlamaları dolayısıyla, aynı zamanda mahrem sayılabilir. Ancak bizim burada yayımladığımız mektuplarda mahrem sayılabilecek herhangi bir şey bulunmadığı gibi, tam aksine, devrin bazı siyasî, dinî, sosyal ve edebî meselelerinin ele alınmış olması dolayısıyla ayrı bir önem taşımaktadır. Mektuplar hakkında bir takım açıklamalar yapmadan onları olduğu gibi yayımlamanın fazla bir şey ifade etmeyeceği kanaatiyle, hemen bütün mektupların niçin ve ne münasebetle yazıldığını açıklayarak devrin şartları dahilinde anlaşılmalarına da yardımcı olmaya çalıştım.
Burada yer alan mektupların Abdülhak Hâmid, Mîzancı Murad, Ali Ekrem Bolayır, Halide Edib Adıvar, Sâtı el-Husrî, Ali Cânib Yöntem, Refik Halid Karay, Akçuraoğlu Yusuf, Müftüoğlu Ahmed Hikmet, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Refî Cevad Ulunay, Orhan Seyfi Orhon, Ürdün Kralı Emir Abdullah, Hasan-Âli Yücel, Sadettin Kaynak ve E. E. Ramsaur gibi devrin 50'den fazla tanınmış şahsiyetinin kaleminden çıkmış olması, bunların önemini daha da arttırmaktadır.”
Büyük bir kısmı yakın devir Türk edebiyatı, kültür ve siyasî tarihinin çeşitli meseleleri üzerine kaleme alınmış olan bu mektupların ilim dünyamızın müdekkik kalemi Abdullah Uçman tarafından yayına hazırlanmış olması da ayrıca okurlarımız için bir şans.