#smrgKİTABEVİ Roman Teorisi -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Erek Matbaası
Dizi Adı:
Yeni Türk Edebiyatı 74
ISBN-10:
9753385954
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Stok Kodu:
1199171715
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
383 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2017
Çeviren:
Sevim Kantarcıoğlu
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
210,00
Havale/EFT ile: 203,70
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199171715
557839
Roman Teorisi -
Roman Teorisi - #smrgKİTABEVİ
210.00
Maurice 2. Schroder'e göre, roman, tecrübesizlikten tecrübeliliğe, cehaletin mutluluğundan hayatın gerçeklerini kabul edecek bir olgunluk seviyesine geçiş sürecini hikâye eder.Lionel Trilling, 'romanın özü, gerçek ve görüntü arasındaki farktır', der. Ona göre romanın metafizik anlamda gerçekle uğraşması gerekmez; onun konusu toplumun orta sınıfını oluşturan kişilerin, iş hayatının, modern şehrin gerçekleridir-.

Harry Levin'e göre, 'romanın başkişisi, sahip olduğu potansiyelleri eserin sonunda gerçekleştiren, olgunlaşma potansiyeline sahip bir saflıktan sonra, hayatın gerçeklerini kabullenen bir olgunluğa eren kişidir.

'Shroder'e göre, 'romanda hayal dünyasından gerçek dünyaya düşüş, mutlu bir düşüştür, çünkü bu, romanın özü olan eğitim sürecinin tamamlanması anlamına gelir, bu roman başkişisinin maddi dünyanın, toplumsal hayatın gerçeklerini kabul edecek olgunluğa erişmesi demektir.

'Ortega Y. Gasset'e göre, 'Mit, gerçeğin hayal gücünün potasında tamamen değiştirilmesi ve ideal boyutlara Ulaştırılması demektir.' Romandaki süreç ise, hayalin ideal boyutlara ulaştırarak eleştirdiği dünyayı yıkar. Mitin yıkılışı (demythification) yani roman başkişisinin yaşadığı hayal kırıklığı, romanı edebi bir çeşit yapan tavırdır.

Northrop Fry'a göre, 'romans, romandan daha eski bir hikâye şeklidir ve roman ile romans arasındaki en önemli fark, karakterlerin yaratılışında kendisini gösterir.' Romans yazarı, eserinde 'gerçekinsan'yaratmaya çalışmaz. Onun karakterleri, çeşitli ruh hallerinin alegorik sembolleridir. Romanslardaki kadın ve erek karakterler, evrensel tipleri (arche-types) yansıtan gölgedirler.

Gustave Kahn'a göre, 'romanstan daha çok felsefî hikâyeye benzer, çünkü bu hikâyelerde de, romanda olduğu gibi, hayal dünyasından gerçek dünyaya düşmenin yarattığı hayal kırıklığı süreci hikâyenin belkemiğidir.' Fakat felsefî hikâyeler, bu hayal kırıklığı sürecini ideolojik terimlerle anlattığı halde, roman aynı süreci insanın günlük tecrübesi olarak verir. Bununla beraber, hem roman, hem de felsefî hikâye, romansta hâkim olan, dünyayı en azından duygusallığın renklendirdiği, en ileri seviyede de gerçeği efsaneleştiren, hayalin ve öznel yorumun bulanıklığı içinde gören romans yaklaşımını reddederler.

Maurice 2. Schroder'e göre, roman, tecrübesizlikten tecrübeliliğe, cehaletin mutluluğundan hayatın gerçeklerini kabul edecek bir olgunluk seviyesine geçiş sürecini hikâye eder.Lionel Trilling, 'romanın özü, gerçek ve görüntü arasındaki farktır', der. Ona göre romanın metafizik anlamda gerçekle uğraşması gerekmez; onun konusu toplumun orta sınıfını oluşturan kişilerin, iş hayatının, modern şehrin gerçekleridir-.

Harry Levin'e göre, 'romanın başkişisi, sahip olduğu potansiyelleri eserin sonunda gerçekleştiren, olgunlaşma potansiyeline sahip bir saflıktan sonra, hayatın gerçeklerini kabullenen bir olgunluğa eren kişidir.

'Shroder'e göre, 'romanda hayal dünyasından gerçek dünyaya düşüş, mutlu bir düşüştür, çünkü bu, romanın özü olan eğitim sürecinin tamamlanması anlamına gelir, bu roman başkişisinin maddi dünyanın, toplumsal hayatın gerçeklerini kabul edecek olgunluğa erişmesi demektir.

'Ortega Y. Gasset'e göre, 'Mit, gerçeğin hayal gücünün potasında tamamen değiştirilmesi ve ideal boyutlara Ulaştırılması demektir.' Romandaki süreç ise, hayalin ideal boyutlara ulaştırarak eleştirdiği dünyayı yıkar. Mitin yıkılışı (demythification) yani roman başkişisinin yaşadığı hayal kırıklığı, romanı edebi bir çeşit yapan tavırdır.

Northrop Fry'a göre, 'romans, romandan daha eski bir hikâye şeklidir ve roman ile romans arasındaki en önemli fark, karakterlerin yaratılışında kendisini gösterir.' Romans yazarı, eserinde 'gerçekinsan'yaratmaya çalışmaz. Onun karakterleri, çeşitli ruh hallerinin alegorik sembolleridir. Romanslardaki kadın ve erek karakterler, evrensel tipleri (arche-types) yansıtan gölgedirler.

Gustave Kahn'a göre, 'romanstan daha çok felsefî hikâyeye benzer, çünkü bu hikâyelerde de, romanda olduğu gibi, hayal dünyasından gerçek dünyaya düşmenin yarattığı hayal kırıklığı süreci hikâyenin belkemiğidir.' Fakat felsefî hikâyeler, bu hayal kırıklığı sürecini ideolojik terimlerle anlattığı halde, roman aynı süreci insanın günlük tecrübesi olarak verir. Bununla beraber, hem roman, hem de felsefî hikâye, romansta hâkim olan, dünyayı en azından duygusallığın renklendirdiği, en ileri seviyede de gerçeği efsaneleştiren, hayalin ve öznel yorumun bulanıklığı içinde gören romans yaklaşımını reddederler.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat