Emekli Albay Ergen operasyonda düğmeye basıldıktan yaklaşık yedi yıl sonra, “Akkuyu nükleer santral ihalesi için Türkiye'de dağıtılan rüşvetin belgelerinin yabancı bir ülkenin elinde olduğu istihbaratı bize ulaştı. Biz de savcılık bilgisi dahilinde İçişleri Bakanlığı kanalıyla Dışişleri Bakanlığı'na bir yazı yazdık. O ülkenin yetkililerinden randevuyu aldık. Ancak o ülkeye gitmemize izin verilmedi. Biz de belgelere ulaşamadık” dedi.
Ergen, kitapta, “Rüşvetin belgeleri hangi ülkedeydi?” diye soran yazara, “O ülkeyi bilmek sizi riske sokar…” yanıtını verirken şunları ekliyor:
“Yine de yazın, gündeme getirin. O ülkeye bu kez başka birileri de gitmeyi denesin!”
RÜŞVET İDDİANAMEYE NASIL YANSIMIŞTI?
Beyaz Enerji İddianamesi'nde ayrıntılı olarak irdelenmeyen ancak "incelenecek dosyalardan biri" olarak nitelendirilen Akkuyu nükleer santral ihalesi ile ilgili rüşvet trafiği o dönem operasyon kapsamında tutuklanan TEAŞ Genel Müdür Yardımcısı Ünal Peker'in ifadesinde şöyle anlatılmıştı:
"5 yıl içerisinde 3 büyük firma başvurup yarıştı. Ancak daha sonra hükümet kararı olarak ihaleden vazgeçildi. Bu ihale aşamasında tahminimce 6 ay veya 1 yıl kadar önce ihaleye katılan Kanada firması tarafından bakanlık seviyesinde birilerine 50 milyon dolar para verildiğini duydum. Bu paranın Anavatan Partisi adına alındığı şeklinde duymuştum. Bunu da Güriş firmasından Cem Özkök adında bir şahıstan duymuştum. Enerji Bakanlığı'nda yukarıda anlattığım konu herkes tarafından bilinmektedir."
Yine operasyon kapsamında tutuklanan TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi de iddianamenin 50. sayfasında şöyle demişti:
"Nükleer enerji santral ihalesi yapımı gündeme geldiğinde Kanada firmasının 50 milyon dolar rüşvet dağıttığı ortada söylendi... Enerji Bakanı Ersümer'in nükleer santralının yapım işinin Kanada konsorsiyumuna verilmesi yönünde bir baskısı oldu ama, bu baskıyı niçin uyguladı bilmiyorum."
Emekli Albay Ergen operasyonda düğmeye basıldıktan yaklaşık yedi yıl sonra, “Akkuyu nükleer santral ihalesi için Türkiye'de dağıtılan rüşvetin belgelerinin yabancı bir ülkenin elinde olduğu istihbaratı bize ulaştı. Biz de savcılık bilgisi dahilinde İçişleri Bakanlığı kanalıyla Dışişleri Bakanlığı'na bir yazı yazdık. O ülkenin yetkililerinden randevuyu aldık. Ancak o ülkeye gitmemize izin verilmedi. Biz de belgelere ulaşamadık” dedi.
Ergen, kitapta, “Rüşvetin belgeleri hangi ülkedeydi?” diye soran yazara, “O ülkeyi bilmek sizi riske sokar…” yanıtını verirken şunları ekliyor:
“Yine de yazın, gündeme getirin. O ülkeye bu kez başka birileri de gitmeyi denesin!”
RÜŞVET İDDİANAMEYE NASIL YANSIMIŞTI?
Beyaz Enerji İddianamesi'nde ayrıntılı olarak irdelenmeyen ancak "incelenecek dosyalardan biri" olarak nitelendirilen Akkuyu nükleer santral ihalesi ile ilgili rüşvet trafiği o dönem operasyon kapsamında tutuklanan TEAŞ Genel Müdür Yardımcısı Ünal Peker'in ifadesinde şöyle anlatılmıştı:
"5 yıl içerisinde 3 büyük firma başvurup yarıştı. Ancak daha sonra hükümet kararı olarak ihaleden vazgeçildi. Bu ihale aşamasında tahminimce 6 ay veya 1 yıl kadar önce ihaleye katılan Kanada firması tarafından bakanlık seviyesinde birilerine 50 milyon dolar para verildiğini duydum. Bu paranın Anavatan Partisi adına alındığı şeklinde duymuştum. Bunu da Güriş firmasından Cem Özkök adında bir şahıstan duymuştum. Enerji Bakanlığı'nda yukarıda anlattığım konu herkes tarafından bilinmektedir."
Yine operasyon kapsamında tutuklanan TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi de iddianamenin 50. sayfasında şöyle demişti:
"Nükleer enerji santral ihalesi yapımı gündeme geldiğinde Kanada firmasının 50 milyon dolar rüşvet dağıttığı ortada söylendi... Enerji Bakanı Ersümer'in nükleer santralının yapım işinin Kanada konsorsiyumuna verilmesi yönünde bir baskısı oldu ama, bu baskıyı niçin uyguladı bilmiyorum."