#smrgKİTABEVİ Rüya Bekleyen Adam - 2023
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Edebiyat
ISBN-10:
9750824654
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
132 s
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
71,50
Havale/EFT ile:
69,36
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199034658
420746
https://www.simurgkitabevi.com/ruya-bekleyen-adam-2023
Rüya Bekleyen Adam - 2023 #smrgKİTABEVİ
71.50
Yalanlar ve sırlar, umutlar ve hayal kırıklıkları, korku ve güven duygularının gölgesinde birbirine geçen ilmekler halinde işlenen bir geçmiş kazısı ve yalnızlık hikâyesi... Rüya Bekleyen Adam vicdan, şefkat, namus ve kader üzerine yürek burkan bir roman. Ne de olsa, " Kimsenin hayatı göründüğü gibi değil". “İnsanın evrene kazık gibi kakıldığına dair o masum, çocukça ve kırılgan inanç. Ah yavrum! İnsan kâinata atılmış bir çöp sadece. Kuzum benim! Ninem konuşuyor. Sus! Kader, karılma ve kırılma. Bir konuşma çizgisi ya da üç noktalı bir susma boşluğu. Benden çıkıp bana dönen kasvet. Hiçbiri. Hepsini görmezden geldiğim her şey. Hangisi? Ne? Ne var? Yaralarını yalaya yalaya yaşayanın dili bıçak gibi mi olur? Minnet de bıçakla oyulur ancak, makas kesmez onu. Gece, kelimelerin rengini yutmadan önce, bir ses duyarsın belki. Uzak mahallelerden yükselip tepedeki ıssız barakanın çevresinde yankılanan köpek havlamalarını, ışıklı bir pencereden yere düşen karanlık bir gövdenin çarpma sesini, ardından telaşla ve umutsuzca bağıran birinin çığlığını… Hepsi yürek burkan bir parçalanış aslında. Sonra yapay ışıkların saltanatı başlar. Her yeri ıslatan bir ışık. Her yeri. Ama sen kupkuru, donuk gözlerle bakarsın. Bizi inciten aşk değil, teslimiyet.”
Yalanlar ve sırlar, umutlar ve hayal kırıklıkları, korku ve güven duygularının gölgesinde birbirine geçen ilmekler halinde işlenen bir geçmiş kazısı ve yalnızlık hikâyesi... Rüya Bekleyen Adam vicdan, şefkat, namus ve kader üzerine yürek burkan bir roman. Ne de olsa, " Kimsenin hayatı göründüğü gibi değil". “İnsanın evrene kazık gibi kakıldığına dair o masum, çocukça ve kırılgan inanç. Ah yavrum! İnsan kâinata atılmış bir çöp sadece. Kuzum benim! Ninem konuşuyor. Sus! Kader, karılma ve kırılma. Bir konuşma çizgisi ya da üç noktalı bir susma boşluğu. Benden çıkıp bana dönen kasvet. Hiçbiri. Hepsini görmezden geldiğim her şey. Hangisi? Ne? Ne var? Yaralarını yalaya yalaya yaşayanın dili bıçak gibi mi olur? Minnet de bıçakla oyulur ancak, makas kesmez onu. Gece, kelimelerin rengini yutmadan önce, bir ses duyarsın belki. Uzak mahallelerden yükselip tepedeki ıssız barakanın çevresinde yankılanan köpek havlamalarını, ışıklı bir pencereden yere düşen karanlık bir gövdenin çarpma sesini, ardından telaşla ve umutsuzca bağıran birinin çığlığını… Hepsi yürek burkan bir parçalanış aslında. Sonra yapay ışıkların saltanatı başlar. Her yeri ıslatan bir ışık. Her yeri. Ama sen kupkuru, donuk gözlerle bakarsın. Bizi inciten aşk değil, teslimiyet.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.