Sorgulama sanatı olarak nitelendirebileceğimiz felsefenin tarihsel seyri içerisinde sorduğu önemli soruların başında düşünme ve sorgulama yetisine sahip olan “insanın ne olduğu” sorusu gelmektedir. Bütünsel olarak felsefik uğraşının başında, insanın kendini tanıma gayreti, evrendeki konumunu öğrenme merakı ve eylemleri,“ben neden yaşıyorum?, Neden varım?” sorularıyla hayatını anlamlandırma çabası gelmektedir. Evren, toplum, akıl, bilgi, siyaset gibi felsefi uğraşlar, insanı tanımlama çabasının sonucunda ortaya çıkmış olan türevsel sorulardır.
Duralı' nın tabiriyle insan, muhtemelen mevcut evrenin en karmaşık yapısına sahip varlığıdır. İnsan dediğimiz olgu üç tabakadan oluşmaktadır. Bu olgunun temelinde canlı olmayan varlık alanının unsurları vardır. Canlı olmayan varlık sahası üzerinde insanın bir de canlılığı vardır. İnsanın o canlı tarafı “beşer” olarak adlandırılır. Bu beşer yanı, öbür canlılarla birlikte bir bütünlük oluşturur. Beşer tarafının üzerinde açıklayamadığımız bir üçüncü tabaka vardır. Bu, insanın beşerlik tabakasından çıkarak insan sıfatını elde etmesidir. İnsana bu sıfatı veren etken de onun manevi tarafıdır.
Bizler, bu karmaşık yapıya sahip insanın tanımı, yaratılışı, gelişimi ve beşerlikten insanlığa geçiş sürecindeki faktörleri bazı düşünürlerin ve özellikle çalışmamızın ana aktörü olan Şaban Teoman Duralı'nın bakış açısıyla olabildiğince eleştiri ve değerlendirmeleri arka planda tutarak bu sahaya ilgi duyanların istifadesine sunduk.