#smrgKİTABEVİ Sagalassos City of Water -
Exploratory excavation began in 1987, culminating in an intensive excavation campaign at Sagalassos initiated in 1993 under the direction of the Belgian archaeologist Marc Waelkens. Two decades later, enough has been uncovered to reveal that the city was a jewel not only amongst the Pisidian cities but also in Asia Minor in general. The city boasted all necessary urban infrastructures – a monumental, although unfinished theatre, a stadium, numerous nymphaea, a library, temples to pagan gods and to the Imperial cult, vast public spaces for commercial and ceremonial purposes, and residential areas.
The city also attracted an active artistic community, including sculptors, architects and potters. Sculptors, including representatives of the important marble-producing site of Dokimeion, produced statues and portraits of local benefactors, divinities, and members of the Imperial family, and numerous funerary monuments; architects and architectural sculptors created structures which could easily compete in beauty, majesty and crispness of detail with those from other more well-known sites such as Ephesos; while potters' workshops, exploiting local clay beds, created a widely exported local ceramic ware. Excavations have also shed light on the history of the city in Late Antiquity and beyond, indicating that, in spite of repeated earthquakes, the city continued to be inhabited probably until the late 11th c AD, undergoing the transformation into a Christian city.
The architectural splendours – some of which have been reconstructed – and the sculptural treasures are the focus of the new book, “Sagalassos: City of Water.” Lavishly illustrated with 99 splendid plates by Ahmet Ertug, the book provides an overview of the ancient history, architecture, sculpture, and pottery of the site, as well as the history of its discovery and subsequent exploration. The texts, written by leading scholars in the field, are accessible both to the non-specialist and to the professional, while the illustrations, ranging from breath-taking panoramic overviews of the landscape to minute details of sculptural elements, reinforce Sagalassos' claim to have been one of the leading cities of Asia Minor. The book provides an exemplary overview of the site and its monuments.
34x47 cm, 208 pages. 99 full-colour plates and additional plans; Printed in Germany and hand-bound in Switzerland, the volume is presented in a slipcase.
Türkiye'nin güneyinde, Antalya'nın yaklaşık olarak 150 km kuzeyindeki Ağlasun Dağı'nın eteklerinde, 2045 metre yükseklikte kurulu Sagalassos kenti eski Psidya bölgesinin bir parçasıydı ve konumu nedeniyle doğal koruma koşullarına sahipti. Yüksek rakımlı bu bölge doğal su kaynaklarının bolluğu dolayısıyla da ideal bir yerleşim merkeziydi. İlk yerleşimin MÖ 5. yüzyılda başladığı tahmin edilen kent tarihi kaynaklarda ilk olarak MÖ 333'te Sagalassosluları yenen Büyük İskender'in seferi kapsamında geçer. Kent, özellikle MS 2. yüzyılda İmparator Hadrian'ın kenti imparatorluğun dini merkezi olarak seçmesi dolayısıyla önceden görülmemiş bir gelişim dönemi yaşamıştır.
Modern çağda 1706'da Fransız bir gezgin tarafından keşfedilen Sagalassos'u 18. ve 19. yüzyıllarda bir dizi batılı kâşif ziyaret etmiştir. 1987'de başlayan keşif kazıları 1993'te Belçikalı arkeolog Marc Waelkens yönetiminde tam teşekkülü bir kazı çalışmasına dönüşmüştür. Yirmi yılın sonunda elde edilen bulgular, kentin sadece Psidya'nın değil, Küçük Asya'nın da en önemli yerleşim birimlerinden biri olduğunu ortaya koymuştur. Kentin muhteşem bir altyapısı bulunuyordu: bitmemiş ama devasa ölçülerde bir amfiteatr, bir stadyum, bir kütüphane, pagan tanrılar ve imparatorluğun inanacına adanmış tapınaklar, ticari ve tören amaçlı büyük kamusal alanlar ve meskenler... Kent heykeltıraşlar, mimarlar ve çanak çömlek yapımcıları gibi sanatçı bir topluluk için de çekim merkeziydi. Önemli bir mermer çıkarma bölgesi olan Dokimeion'un temsilcilerinin de aralarında bulunduğu heykeltıraşlar kentin öde gelen hayırseverlerinin, inanılan tanrıların ve imparatorluk ailesinin portrelerini ve birçok mezarın heykellerini yapıyor; mimarlar ve mimari heykeltıraşlar güzellik, ihtişam ve detayları açısından Efes gibi çok daha fazla bilinen kentlerdekilerle yarışacak yapılar inşa ediyor; çanak çömlek ustaları da civardaki kil yataklarından yararlanarak önemli bir ihracat kalemi olan seramik eşyalar imal ediyordu. Kazılar, kentin Geç Antik dönem ve sonrasındaki tarihine de ışık tutarak birçok depreme rağmen Sagalassos'un MS 11. yüzyıla kadar kullanıldığını ve Hıristiyan bir kente dönüştüğünü ortaya koymuştur.
Sagalassos: City of Water bir kısmı yeniden yapılan mimari başyapıtlara ve heykeltıraşlık mucizelerine odaklanıyor. Ahmet Ertuğ'un birbirinden güzel 99 levhasının yer aldığı kitap yerleşimin eski tarihi, mimarisi, heykeltıraşlık hazineleri ve çanak çömleklerinin yanı sıra modern çağda keşfi ve izleyen dönemdeki kazılara da yer veriyor. Alanının önde gelen bilimadamlarının kaleme aldığı metinler hem profesyonellere hem de meraklı okuyucuya hitap ediyor. Kentin nefes kesen panoramik görüntülerinden heykellerin en ince ayrıntılarına uzanan muhteşem fotoğraflar da Sagalassos'un Küçük Asya'nın en önemli biri olduğu savını destekliyor.
208 sayfa (99 renkli levha ve planlar)
Almanya'da basılıp İsviçre'de elle ciltlenmiştir
Sert kapak, şömizli ve özel kutu içinde.
Exploratory excavation began in 1987, culminating in an intensive excavation campaign at Sagalassos initiated in 1993 under the direction of the Belgian archaeologist Marc Waelkens. Two decades later, enough has been uncovered to reveal that the city was a jewel not only amongst the Pisidian cities but also in Asia Minor in general. The city boasted all necessary urban infrastructures – a monumental, although unfinished theatre, a stadium, numerous nymphaea, a library, temples to pagan gods and to the Imperial cult, vast public spaces for commercial and ceremonial purposes, and residential areas.
The city also attracted an active artistic community, including sculptors, architects and potters. Sculptors, including representatives of the important marble-producing site of Dokimeion, produced statues and portraits of local benefactors, divinities, and members of the Imperial family, and numerous funerary monuments; architects and architectural sculptors created structures which could easily compete in beauty, majesty and crispness of detail with those from other more well-known sites such as Ephesos; while potters' workshops, exploiting local clay beds, created a widely exported local ceramic ware. Excavations have also shed light on the history of the city in Late Antiquity and beyond, indicating that, in spite of repeated earthquakes, the city continued to be inhabited probably until the late 11th c AD, undergoing the transformation into a Christian city.
The architectural splendours – some of which have been reconstructed – and the sculptural treasures are the focus of the new book, “Sagalassos: City of Water.” Lavishly illustrated with 99 splendid plates by Ahmet Ertug, the book provides an overview of the ancient history, architecture, sculpture, and pottery of the site, as well as the history of its discovery and subsequent exploration. The texts, written by leading scholars in the field, are accessible both to the non-specialist and to the professional, while the illustrations, ranging from breath-taking panoramic overviews of the landscape to minute details of sculptural elements, reinforce Sagalassos' claim to have been one of the leading cities of Asia Minor. The book provides an exemplary overview of the site and its monuments.
34x47 cm, 208 pages. 99 full-colour plates and additional plans; Printed in Germany and hand-bound in Switzerland, the volume is presented in a slipcase.
Türkiye'nin güneyinde, Antalya'nın yaklaşık olarak 150 km kuzeyindeki Ağlasun Dağı'nın eteklerinde, 2045 metre yükseklikte kurulu Sagalassos kenti eski Psidya bölgesinin bir parçasıydı ve konumu nedeniyle doğal koruma koşullarına sahipti. Yüksek rakımlı bu bölge doğal su kaynaklarının bolluğu dolayısıyla da ideal bir yerleşim merkeziydi. İlk yerleşimin MÖ 5. yüzyılda başladığı tahmin edilen kent tarihi kaynaklarda ilk olarak MÖ 333'te Sagalassosluları yenen Büyük İskender'in seferi kapsamında geçer. Kent, özellikle MS 2. yüzyılda İmparator Hadrian'ın kenti imparatorluğun dini merkezi olarak seçmesi dolayısıyla önceden görülmemiş bir gelişim dönemi yaşamıştır.
Modern çağda 1706'da Fransız bir gezgin tarafından keşfedilen Sagalassos'u 18. ve 19. yüzyıllarda bir dizi batılı kâşif ziyaret etmiştir. 1987'de başlayan keşif kazıları 1993'te Belçikalı arkeolog Marc Waelkens yönetiminde tam teşekkülü bir kazı çalışmasına dönüşmüştür. Yirmi yılın sonunda elde edilen bulgular, kentin sadece Psidya'nın değil, Küçük Asya'nın da en önemli yerleşim birimlerinden biri olduğunu ortaya koymuştur. Kentin muhteşem bir altyapısı bulunuyordu: bitmemiş ama devasa ölçülerde bir amfiteatr, bir stadyum, bir kütüphane, pagan tanrılar ve imparatorluğun inanacına adanmış tapınaklar, ticari ve tören amaçlı büyük kamusal alanlar ve meskenler... Kent heykeltıraşlar, mimarlar ve çanak çömlek yapımcıları gibi sanatçı bir topluluk için de çekim merkeziydi. Önemli bir mermer çıkarma bölgesi olan Dokimeion'un temsilcilerinin de aralarında bulunduğu heykeltıraşlar kentin öde gelen hayırseverlerinin, inanılan tanrıların ve imparatorluk ailesinin portrelerini ve birçok mezarın heykellerini yapıyor; mimarlar ve mimari heykeltıraşlar güzellik, ihtişam ve detayları açısından Efes gibi çok daha fazla bilinen kentlerdekilerle yarışacak yapılar inşa ediyor; çanak çömlek ustaları da civardaki kil yataklarından yararlanarak önemli bir ihracat kalemi olan seramik eşyalar imal ediyordu. Kazılar, kentin Geç Antik dönem ve sonrasındaki tarihine de ışık tutarak birçok depreme rağmen Sagalassos'un MS 11. yüzyıla kadar kullanıldığını ve Hıristiyan bir kente dönüştüğünü ortaya koymuştur.
Sagalassos: City of Water bir kısmı yeniden yapılan mimari başyapıtlara ve heykeltıraşlık mucizelerine odaklanıyor. Ahmet Ertuğ'un birbirinden güzel 99 levhasının yer aldığı kitap yerleşimin eski tarihi, mimarisi, heykeltıraşlık hazineleri ve çanak çömleklerinin yanı sıra modern çağda keşfi ve izleyen dönemdeki kazılara da yer veriyor. Alanının önde gelen bilimadamlarının kaleme aldığı metinler hem profesyonellere hem de meraklı okuyucuya hitap ediyor. Kentin nefes kesen panoramik görüntülerinden heykellerin en ince ayrıntılarına uzanan muhteşem fotoğraflar da Sagalassos'un Küçük Asya'nın en önemli biri olduğu savını destekliyor.
208 sayfa (99 renkli levha ve planlar)
Almanya'da basılıp İsviçre'de elle ciltlenmiştir
Sert kapak, şömizli ve özel kutu içinde.