Sonrasında da Türkiye gerçeğine hiç de yabancı olmadığımız olaylar yaşanmaya başlar. 1973-2008 yılları arasında geçen ama günümüz gerçekliğine ışık tutan Devşirme, bir politik-kurgu roman olmasının ötesinde, uyarıcı bir metin özelliği de taşıyor.
Cenkut Yıldırım'ın Devşirme adlı romanını okurken; kışkırtıcı, meraklandırıcı, tanıdık, şüpheli, ürkütücü, absürd, bildik, olmasını hiç de istemediğimiz ama olabilirliğini de gözardı edemediğimiz bir süreci yaşıyoruz... Kim bilir... Belki de... Yoksa...
"Bak oğlum, yıllar boyunca seni sosyal hayattan izole ettik. Neredeyse her şeyi bu dört duvar arasında bizimle yaşadın. Ne bir arkadaş, ne tatil, ne eğlence, bu yaşına kadar hep çalıştın ve başarılı olmak için de daha yıllarca okuyacaksın. Şimdi sana söyleyeceklerimi dikkatle dinle. Bizim çevremiz, işte bu eve gelip giden insanlar... İnancımızın ne olduğunu da bunca yıl boyunca az çok anlamışsındır. Sana öncelikle dinini, peygamberini ve dininin gereklerini, Allah sevgisini öğretmeye çalıştık. Sen yıllarca niçin bunları bu evde gizlice yaptık diye düşündün kimi zaman. Cevabı basit, öyle gerekiyordu. Biliyorsun bizler Fethi Hoca'nın etrafında birleşmiş, onun kurduğu tarikatın neferleriyiz. Deşifre olmamız, inandığımız gibi bir hayat sürmemiz, bu 60 yıllık ideolojide mümkün değil. Gelecek nesiller bunu yapabilsinler diye, sen ve senin gibi binlerce başarılı çocuğu ben ve arkadaşlarım okuttu, eğitti. Ülkenin geleceğinde söz sahibi olmanız, devlet içinde bir yerlere gelmeniz, ancak eğitiminizle mümkün. Askeriyede yüzlerce yaşıtın şu anda okumakta. Onlar yıllar sonra bu ülkenin generalleri, amiralleri olacak. Çoğunuz savcı, hakim, bilim adamı olacaksınız ve bir gün gelecek bu ülkede bizim istediğimiz düzen, hak düzeni hakim olacak."
Atilla, yıllarca kendisine emek vermiş bu adamın ağlayarak anlattıklarını dikkatle dinliyordu. Lütfü bey Atilla'nın gözlerine bakarak, "Şimdi karar senin," dedi.
Atilla kesin bir itaatle, "Siz nasıl isterseniz" diye karşılık verdi. (Arka kapak)
Sonrasında da Türkiye gerçeğine hiç de yabancı olmadığımız olaylar yaşanmaya başlar. 1973-2008 yılları arasında geçen ama günümüz gerçekliğine ışık tutan Devşirme, bir politik-kurgu roman olmasının ötesinde, uyarıcı bir metin özelliği de taşıyor.
Cenkut Yıldırım'ın Devşirme adlı romanını okurken; kışkırtıcı, meraklandırıcı, tanıdık, şüpheli, ürkütücü, absürd, bildik, olmasını hiç de istemediğimiz ama olabilirliğini de gözardı edemediğimiz bir süreci yaşıyoruz... Kim bilir... Belki de... Yoksa...
"Bak oğlum, yıllar boyunca seni sosyal hayattan izole ettik. Neredeyse her şeyi bu dört duvar arasında bizimle yaşadın. Ne bir arkadaş, ne tatil, ne eğlence, bu yaşına kadar hep çalıştın ve başarılı olmak için de daha yıllarca okuyacaksın. Şimdi sana söyleyeceklerimi dikkatle dinle. Bizim çevremiz, işte bu eve gelip giden insanlar... İnancımızın ne olduğunu da bunca yıl boyunca az çok anlamışsındır. Sana öncelikle dinini, peygamberini ve dininin gereklerini, Allah sevgisini öğretmeye çalıştık. Sen yıllarca niçin bunları bu evde gizlice yaptık diye düşündün kimi zaman. Cevabı basit, öyle gerekiyordu. Biliyorsun bizler Fethi Hoca'nın etrafında birleşmiş, onun kurduğu tarikatın neferleriyiz. Deşifre olmamız, inandığımız gibi bir hayat sürmemiz, bu 60 yıllık ideolojide mümkün değil. Gelecek nesiller bunu yapabilsinler diye, sen ve senin gibi binlerce başarılı çocuğu ben ve arkadaşlarım okuttu, eğitti. Ülkenin geleceğinde söz sahibi olmanız, devlet içinde bir yerlere gelmeniz, ancak eğitiminizle mümkün. Askeriyede yüzlerce yaşıtın şu anda okumakta. Onlar yıllar sonra bu ülkenin generalleri, amiralleri olacak. Çoğunuz savcı, hakim, bilim adamı olacaksınız ve bir gün gelecek bu ülkede bizim istediğimiz düzen, hak düzeni hakim olacak."
Atilla, yıllarca kendisine emek vermiş bu adamın ağlayarak anlattıklarını dikkatle dinliyordu. Lütfü bey Atilla'nın gözlerine bakarak, "Şimdi karar senin," dedi.
Atilla kesin bir itaatle, "Siz nasıl isterseniz" diye karşılık verdi. (Arka kapak)