#smrgSAHAF Sarı Gelin -

Stok Kodu:
1199082973
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
248 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2003
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199082973
468832
Sarı Gelin -
Sarı Gelin - #smrgSAHAF
0.00
Türk okuyucusu tarafından artık Türkiyeli bir yazar kadar tanınan Elçin (Elçin İlyas oğlu Efendiyev, doğumu 1943, Bakü)'in Şuşa Dağlarını Duman Bürüdü isimli hikâye kitabı 1993'te yayınevimiz tarafından yayımlanmış, adı geçen kitapta 14 hikâye yer almıştı.

Şimdi ise aynı yazarın Sarı Gelin adındaki hikâye kitabını yayımlıyoruz. Bu kitapta 10 hikâye yer almaktadır.

Elçin'in bu kitapta yer alan eserlerini olgunluk dönemine ait eserler olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır. Bu bakımdan okuyucularımızın bahis konusu hikâyeleri zevkle ve ibretle okuyacağına inanıyoruz

Eserin aynı zamanda Türk edebiyatı için bir katkı olacağı da şüphesizdir.

Yorumlar: Elçin'in Türkiye'de son yayımlanan bu kitabı on hikâyesini içermektedir. Hikâyelerde daha renkli ve olgun bir üslup gözlenir. Ferdi psikolojinin ilgi çekici anlık görüntüleri yahut ilk bakışta görülemeyen derinlikleri hikâyeleştirir.

"...uzak uzak ülkelerde, uzak uzak şehirlerde hiç kimse şunu bilmiyordu: Dünyada Ebiligilin ufacık bir köyü var ve bu ufacık köyde Ebili adında bir oğlan var ve bu oğlan her gün katarların ardından bakar... "(Bu Dünyada Katarlar Gider hikâyesinden) Ebili bir gün ufacık köyünden çıkacak ve o uzak uzak yerlere gidecektir; ama ömrü boyunca o ufacık köye borçlu kalacak ve borcunu hiçbir zaman ödeyemeyecek...

Elçin bu hikayelerde de halk yaratışlarını ustalıkla kullanır, Dede Korkut tarzı yahut ağıtlardaki değişler üslup olarak da anlatıma yansır: "Kocakarının oğlunun cenazesi ardından deli gibi bağıra çağıra dediği sözler beynine şöylece sinmişti:

Giden kara atlı getme

Yol uzaktır getme

Ananın bacının göz yaşı

Sene uzaktır getme, oğlum vay!

(Beş Dakika ve Ebediyet hikâyesinden)

Sarı Gelin hikâyesinden:"... sonra bütün bu genişliği, evvelsizliği ve ebediliği bir ses seda bürüdü ve bu ses seda altında derin vadinin dibinden köpüklene köpüklene akan o çay, o dağlar, o yemyeşil sineler de, bu ses sedaya sanki söz söylemeye başladı:

Saçın uzun hörmezler

Seni mene vermezler

Ne ola bir gün görem

Nazlı yarin yüzünü

Neynim aman aman

Neynim aman aman Sarı gelin...

... sonra sağnak yağış kesilecekti, sonra akşam olacaktı, sonra da bütün bu yerlere bir karanlık çökecekti; ama, o ses seda , o türkü yine bu yerlerle birlikte olacaktı.

Bu derenin uzunu

Çoban kaytar kuzunu

Ne ola bir gün görem

Nazlı yarin yüzünü

Neynim aman aman

Neynim aman aman

Sarı gelin..."

Yazarın olgunluk dönemine ait on hikâyesinden mürekkep bir eserdir. Hikâyelerin çoğu "Baladadaş'ın İlk Muhabbeti kitabından bazıları da Azerbaycan'da yayınlanan edebiyat mecmualarından alınmıştır. Kitaba adını veren Sarı Gelin hikâyesi Azerbaycan menbalı "Sarı Gelin türküsü üzerine kurulur. Bütün hikâyelerde yazarın sanat anlayışının bir göstergesi olan sakinlik, huzurluluk ve bunlara eklenen seyircilik görülür. En tabii görünen konuların hislerle örülü derinlikleri araştırılır ve zevk veren bir farkındalık üslubuyla okuyucuya sunulur. Kimi hikâyelerin nerdeyse her cümlesi epigraflardan oluşur.

Türk okuyucusu tarafından artık Türkiyeli bir yazar kadar tanınan Elçin (Elçin İlyas oğlu Efendiyev, doğumu 1943, Bakü)'in Şuşa Dağlarını Duman Bürüdü isimli hikâye kitabı 1993'te yayınevimiz tarafından yayımlanmış, adı geçen kitapta 14 hikâye yer almıştı.

Şimdi ise aynı yazarın Sarı Gelin adındaki hikâye kitabını yayımlıyoruz. Bu kitapta 10 hikâye yer almaktadır.

Elçin'in bu kitapta yer alan eserlerini olgunluk dönemine ait eserler olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır. Bu bakımdan okuyucularımızın bahis konusu hikâyeleri zevkle ve ibretle okuyacağına inanıyoruz

Eserin aynı zamanda Türk edebiyatı için bir katkı olacağı da şüphesizdir.

Yorumlar: Elçin'in Türkiye'de son yayımlanan bu kitabı on hikâyesini içermektedir. Hikâyelerde daha renkli ve olgun bir üslup gözlenir. Ferdi psikolojinin ilgi çekici anlık görüntüleri yahut ilk bakışta görülemeyen derinlikleri hikâyeleştirir.

"...uzak uzak ülkelerde, uzak uzak şehirlerde hiç kimse şunu bilmiyordu: Dünyada Ebiligilin ufacık bir köyü var ve bu ufacık köyde Ebili adında bir oğlan var ve bu oğlan her gün katarların ardından bakar... "(Bu Dünyada Katarlar Gider hikâyesinden) Ebili bir gün ufacık köyünden çıkacak ve o uzak uzak yerlere gidecektir; ama ömrü boyunca o ufacık köye borçlu kalacak ve borcunu hiçbir zaman ödeyemeyecek...

Elçin bu hikayelerde de halk yaratışlarını ustalıkla kullanır, Dede Korkut tarzı yahut ağıtlardaki değişler üslup olarak da anlatıma yansır: "Kocakarının oğlunun cenazesi ardından deli gibi bağıra çağıra dediği sözler beynine şöylece sinmişti:

Giden kara atlı getme

Yol uzaktır getme

Ananın bacının göz yaşı

Sene uzaktır getme, oğlum vay!

(Beş Dakika ve Ebediyet hikâyesinden)

Sarı Gelin hikâyesinden:"... sonra bütün bu genişliği, evvelsizliği ve ebediliği bir ses seda bürüdü ve bu ses seda altında derin vadinin dibinden köpüklene köpüklene akan o çay, o dağlar, o yemyeşil sineler de, bu ses sedaya sanki söz söylemeye başladı:

Saçın uzun hörmezler

Seni mene vermezler

Ne ola bir gün görem

Nazlı yarin yüzünü

Neynim aman aman

Neynim aman aman Sarı gelin...

... sonra sağnak yağış kesilecekti, sonra akşam olacaktı, sonra da bütün bu yerlere bir karanlık çökecekti; ama, o ses seda , o türkü yine bu yerlerle birlikte olacaktı.

Bu derenin uzunu

Çoban kaytar kuzunu

Ne ola bir gün görem

Nazlı yarin yüzünü

Neynim aman aman

Neynim aman aman

Sarı gelin..."

Yazarın olgunluk dönemine ait on hikâyesinden mürekkep bir eserdir. Hikâyelerin çoğu "Baladadaş'ın İlk Muhabbeti kitabından bazıları da Azerbaycan'da yayınlanan edebiyat mecmualarından alınmıştır. Kitaba adını veren Sarı Gelin hikâyesi Azerbaycan menbalı "Sarı Gelin türküsü üzerine kurulur. Bütün hikâyelerde yazarın sanat anlayışının bir göstergesi olan sakinlik, huzurluluk ve bunlara eklenen seyircilik görülür. En tabii görünen konuların hislerle örülü derinlikleri araştırılır ve zevk veren bir farkındalık üslubuyla okuyucuya sunulur. Kimi hikâyelerin nerdeyse her cümlesi epigraflardan oluşur.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat