#smrgSAHAF Sarı Otobüs 1: İran Yolculuğu -

Stok Kodu:
1199024626
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
233 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2001
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199024626
410722
Sarı Otobüs 1: İran Yolculuğu -
Sarı Otobüs 1: İran Yolculuğu - #smrgSAHAF
0.00
Lakin ya semerci bizimle kafa bulmuştu ya da taksi şoförü acemiydi. Bir türlü İstanbul Kapısı bulunamadı.

Gün battıktan sonra aramaktan vazgeçip otele dönerken, şoförle aramızda hararetli bir muhabbet başladı. Bu arada, Tebriz'deki bütün taksiler gibi bunda da Türkiyeli pop şarkıcılarının kasetleri çalıyordu avaz avaz. Konumuz oldukça derin ve hayatiydi. Sadece İran'da değil, dünyanın pek çok ülkesinde, sokaktaki insanın, düzene karşı tavrını belirlemesinde önem taşıyan bir meseleyi konuşuyorduk.

Şöyle açılmıştı mevzu: "Azatlık mı mühim, emniyet mi?"

Yolculuk esas ne zaman başlar? Tren düdük çaldığında, şoför kontak çevirdiğinde, iskeleden palamarlar atıldığında, tekerlekler yerden kesildiğinde mi? Çin atasözündeki gibi "ilk adımda" mı? Ne zaman başlar yolculuklarımız? "Hayat zaten, uzun ince bir yoldur, gündüz gece gidilir" faslı ayrı bir konu; onu bize sormazlar. Bizimki daha küçük gidişlerle ilgilidir. İnsanı her merhalede bozup, her durakta yeniden düzen gidişlerle. Hani, o eski halku'da Başo'nun, "Yağmurkuşu sesleri / yoğunlaşmaya çağırıyor beni, / Yıldız Burnu'nun / karanlığına doğru." demesi gibi. Bir çağrıya uyup, öylece alıp başını gidişlerle...

Lakin ya semerci bizimle kafa bulmuştu ya da taksi şoförü acemiydi. Bir türlü İstanbul Kapısı bulunamadı.

Gün battıktan sonra aramaktan vazgeçip otele dönerken, şoförle aramızda hararetli bir muhabbet başladı. Bu arada, Tebriz'deki bütün taksiler gibi bunda da Türkiyeli pop şarkıcılarının kasetleri çalıyordu avaz avaz. Konumuz oldukça derin ve hayatiydi. Sadece İran'da değil, dünyanın pek çok ülkesinde, sokaktaki insanın, düzene karşı tavrını belirlemesinde önem taşıyan bir meseleyi konuşuyorduk.

Şöyle açılmıştı mevzu: "Azatlık mı mühim, emniyet mi?"

Yolculuk esas ne zaman başlar? Tren düdük çaldığında, şoför kontak çevirdiğinde, iskeleden palamarlar atıldığında, tekerlekler yerden kesildiğinde mi? Çin atasözündeki gibi "ilk adımda" mı? Ne zaman başlar yolculuklarımız? "Hayat zaten, uzun ince bir yoldur, gündüz gece gidilir" faslı ayrı bir konu; onu bize sormazlar. Bizimki daha küçük gidişlerle ilgilidir. İnsanı her merhalede bozup, her durakta yeniden düzen gidişlerle. Hani, o eski halku'da Başo'nun, "Yağmurkuşu sesleri / yoğunlaşmaya çağırıyor beni, / Yıldız Burnu'nun / karanlığına doğru." demesi gibi. Bir çağrıya uyup, öylece alıp başını gidişlerle...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat