#smrgKİTABEVİ Savaş Erki Polis Erki -
Mark Neocleous,Güvenliğin Eleştirisi ve Devleti Tahayyül Etmek'te başladığı işi büyük bir ustalıkla sürdürüyor: Neoliberal dünyanın tüm kurumsal yapılarında olduğu gibi hukukun da sermayenin bir işlevi olduğu ve halkın yurttaşlık formunda örgütlülüğünü değil köle formunda örgütsüzlüğünü pekiştirdiğini kanıtladıktan sonra devletler hukukunun savaşla uğraşmak için ortaya çıkışını ve söz konusu savaşın birikim savaşı olduğunu gösteriyor. Barış ile ticaret arasında bir bağlantı olduğu mitini sorgusuzca kabul eden 18. yy'dan günümüze birçok düşünürün kuramsal ard alanını köklü bir eleştiriye uğratan yazar "burjuva düzeninin inşası savaştır" savı çerçevesinde mevcut kavramsal hazneyi tersine çeviriyor: “liberal barış tezi modern bir siyaset miti olarak işler ve klasik liberalizmin şiddetinin üzerindeki ideolojik kılıftan başka bir şey değildir."
"Polis"i sıradan bir güvenlik aygıtı olarak değil de "yönetme mantığı" çerçevesinde ele alan Neocleous, liberalizmin güvenlik anlayışının pasif bir savunmadan doğru değil aktifmilitarist bir pratikten doğru kurulduğunu iddia ediyor. Ve nihayetinde barış, düzen, güvenlik fikirleri etrafında örgütlenmiş; içinde yeni ticaret ve birikim biçimlerinin gelişebileceği kalıcı biçimde pasifize edilmiş toplumsal alanların inşası "polis"in dünya siyasetindeki merkezi konumunu oluşturuyor.
Zamanımızda birikim rejimleri ve sınıf savaşımının zor aygıtlarını ve bunların birbirini zorunlulukla doğuran mantığını anlamak istiyorsak Neocleous görmezden gelemeyeceğiniz bir isim…
Mark Neocleous,Güvenliğin Eleştirisi ve Devleti Tahayyül Etmek'te başladığı işi büyük bir ustalıkla sürdürüyor: Neoliberal dünyanın tüm kurumsal yapılarında olduğu gibi hukukun da sermayenin bir işlevi olduğu ve halkın yurttaşlık formunda örgütlülüğünü değil köle formunda örgütsüzlüğünü pekiştirdiğini kanıtladıktan sonra devletler hukukunun savaşla uğraşmak için ortaya çıkışını ve söz konusu savaşın birikim savaşı olduğunu gösteriyor. Barış ile ticaret arasında bir bağlantı olduğu mitini sorgusuzca kabul eden 18. yy'dan günümüze birçok düşünürün kuramsal ard alanını köklü bir eleştiriye uğratan yazar "burjuva düzeninin inşası savaştır" savı çerçevesinde mevcut kavramsal hazneyi tersine çeviriyor: “liberal barış tezi modern bir siyaset miti olarak işler ve klasik liberalizmin şiddetinin üzerindeki ideolojik kılıftan başka bir şey değildir."
"Polis"i sıradan bir güvenlik aygıtı olarak değil de "yönetme mantığı" çerçevesinde ele alan Neocleous, liberalizmin güvenlik anlayışının pasif bir savunmadan doğru değil aktifmilitarist bir pratikten doğru kurulduğunu iddia ediyor. Ve nihayetinde barış, düzen, güvenlik fikirleri etrafında örgütlenmiş; içinde yeni ticaret ve birikim biçimlerinin gelişebileceği kalıcı biçimde pasifize edilmiş toplumsal alanların inşası "polis"in dünya siyasetindeki merkezi konumunu oluşturuyor.
Zamanımızda birikim rejimleri ve sınıf savaşımının zor aygıtlarını ve bunların birbirini zorunlulukla doğuran mantığını anlamak istiyorsak Neocleous görmezden gelemeyeceğiniz bir isim…