#smrgKİTABEVİ Schmitt ve Strauss'ta Politik Olan: Felsefe ve Teolojinin Kavşağında -
Adalet ve düzen talebi bizim hem felsefenin hem politikanın ne olduğu sınırlarını ve imkanlarını sorgulamaya davet ediyor. Hem Schmitt hem Strauss politik olanın, insanın insani bir dünya kurabilmesi için geçmesi gereken zorunlu eşik olduğunu öğretir. Politik olan, insanın özgür praksisi yoluyla, içinde diğer insanlarla yaşayabileceği muhtelif birliktelik formları (polis, devlet gibi) yaratma etkinliğidir.
Politikanın bilimselleştiği ölçüde hiçbir şey vaad etmeyen bir etkinliğe indirgendiği bir iklimde Schmitt, bu yaratma etkinliğinin ancak dost-düşman ayrımı yapmakla mümkün olduğunu ilan ettiğinde ciddi manada entelektüel bir fıtınaya neden oldu. Düşman, probleminizin tecessüm etmiş halidir.
Strauss, kadim Grek politika filozofları ile Orta Çağ İslam ve Yahudi düşünürleri üzerine yaptığı okumalarının sonucunda, bir insanın doğru ile yanlışın ne olduğunu bilme becerisinin teorik felsefi arayışa bağlı olduğunu düşünür, fakat politik hayatta eylemlerimize eşlik eden ilkelerin kaynağının felsefi bilgi değil inanç olduğunu öne sürer.
Schmitt'te temel politik sorun (Toplumu kim ya da ne yönetecektir?), devlet ve egemenlik eksenli bir biçimde kendisini duyururken Strauss için o, tözsel felsefi ve bir o kadar da moral bir sorundur. Strauss için politik olmanın nihai anlamı Tanrı'nın Kabil'e sorusunda gizlidir: Kardeşin Habil nerede? İnsani sorumluluğun ve bu anlamda poltikik olmanın reddi ise Kabil'in cevabında gizlidir: Bilmiyorum kardeşimin bekçisi miyim ben!
Felsefe ile Teolojinin Kavşağında Carl Schmitt ve Leo Strauss'ta 'Politik olan' okuru, politika felsefesine, çağdaş politik sorunlarımızla iligli derin bir tartışmaya davet ediyor.
Adalet ve düzen talebi bizim hem felsefenin hem politikanın ne olduğu sınırlarını ve imkanlarını sorgulamaya davet ediyor. Hem Schmitt hem Strauss politik olanın, insanın insani bir dünya kurabilmesi için geçmesi gereken zorunlu eşik olduğunu öğretir. Politik olan, insanın özgür praksisi yoluyla, içinde diğer insanlarla yaşayabileceği muhtelif birliktelik formları (polis, devlet gibi) yaratma etkinliğidir.
Politikanın bilimselleştiği ölçüde hiçbir şey vaad etmeyen bir etkinliğe indirgendiği bir iklimde Schmitt, bu yaratma etkinliğinin ancak dost-düşman ayrımı yapmakla mümkün olduğunu ilan ettiğinde ciddi manada entelektüel bir fıtınaya neden oldu. Düşman, probleminizin tecessüm etmiş halidir.
Strauss, kadim Grek politika filozofları ile Orta Çağ İslam ve Yahudi düşünürleri üzerine yaptığı okumalarının sonucunda, bir insanın doğru ile yanlışın ne olduğunu bilme becerisinin teorik felsefi arayışa bağlı olduğunu düşünür, fakat politik hayatta eylemlerimize eşlik eden ilkelerin kaynağının felsefi bilgi değil inanç olduğunu öne sürer.
Schmitt'te temel politik sorun (Toplumu kim ya da ne yönetecektir?), devlet ve egemenlik eksenli bir biçimde kendisini duyururken Strauss için o, tözsel felsefi ve bir o kadar da moral bir sorundur. Strauss için politik olmanın nihai anlamı Tanrı'nın Kabil'e sorusunda gizlidir: Kardeşin Habil nerede? İnsani sorumluluğun ve bu anlamda poltikik olmanın reddi ise Kabil'in cevabında gizlidir: Bilmiyorum kardeşimin bekçisi miyim ben!
Felsefe ile Teolojinin Kavşağında Carl Schmitt ve Leo Strauss'ta 'Politik olan' okuru, politika felsefesine, çağdaş politik sorunlarımızla iligli derin bir tartışmaya davet ediyor.