#smrgSAHAF Selânik'ten Edirne'ye İnsan Ziyanlığı (Gözyaşı, Hicran ve Büyük Mübadele) - 2003
Bu çalışma, günlerce süren zorlu kara yolculuğunun Selânik'e, Kavala'ya, Kondiye'ye gelen, buralarda da -limanlarda- günlerce bekleyen insanların, sonra da ya Gülcemal, ya Akdeniz, ya Reşit Paşa, ya Kızılırmak, ya Şam, ya Giresun, ya Ümit, ya da Gülnihal, ya Dumlupınar vapuruyla, Selanik'ten Tekfurdağı, İstanbul ve Mudanya'ya; Kavala'dan İstanbul, Zonguldak, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, İzmit, Tekfurdağı, Gelibolu, Bandırma ve Burhaniye'ye; Girit ve Kandiye'den Mersin, Silifke, Marmaris, Bodrum, Gökabad, Göllük, Ayvalık, Çanakkale ve Erdek'e giden ve yine oralarda da günlerce limanlarda bekleyerek çile çeken insanların öyküsüdür.
Bu çalışma, yeni geldikleri yurtlarında dil bilmedikleri için meramını hatta derdini anlatamayan ve bu sebeple sadece toprağa, camiye ve kıraathaneye sığınan insanların hikâyesidir.
Bu çalışma ellerindeki mal beyanı listelerinin hiçbir anlam ifade etmediği gerçeğini gördükten sonra, beyan kâğıtlarıyla birlikte hayallerini, ümitlerini, beklentilerini yakan insanların sessiz çığlığının hazin öyküsüdür.
Bu çalışma, Rumeli'de koca koca çiftlikler bırakıp yeni yurtlarında otuz dönüm tarlaya muhtaç olanların, bin-bin beş yüz baş koyun bırakıp üç-beş keçiye muhtaç olanların öyküsüdür.
Bu çalışma, evlat acısıyla, kardeş acısıyla yüreklerine inen ağrılarına bir araya geldiklerinde yanık memleket türküleri söyleyen insanların öyküsüdür. (Arka kapaktan)
Bu çalışma, günlerce süren zorlu kara yolculuğunun Selânik'e, Kavala'ya, Kondiye'ye gelen, buralarda da -limanlarda- günlerce bekleyen insanların, sonra da ya Gülcemal, ya Akdeniz, ya Reşit Paşa, ya Kızılırmak, ya Şam, ya Giresun, ya Ümit, ya da Gülnihal, ya Dumlupınar vapuruyla, Selanik'ten Tekfurdağı, İstanbul ve Mudanya'ya; Kavala'dan İstanbul, Zonguldak, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, İzmit, Tekfurdağı, Gelibolu, Bandırma ve Burhaniye'ye; Girit ve Kandiye'den Mersin, Silifke, Marmaris, Bodrum, Gökabad, Göllük, Ayvalık, Çanakkale ve Erdek'e giden ve yine oralarda da günlerce limanlarda bekleyerek çile çeken insanların öyküsüdür.
Bu çalışma, yeni geldikleri yurtlarında dil bilmedikleri için meramını hatta derdini anlatamayan ve bu sebeple sadece toprağa, camiye ve kıraathaneye sığınan insanların hikâyesidir.
Bu çalışma ellerindeki mal beyanı listelerinin hiçbir anlam ifade etmediği gerçeğini gördükten sonra, beyan kâğıtlarıyla birlikte hayallerini, ümitlerini, beklentilerini yakan insanların sessiz çığlığının hazin öyküsüdür.
Bu çalışma, Rumeli'de koca koca çiftlikler bırakıp yeni yurtlarında otuz dönüm tarlaya muhtaç olanların, bin-bin beş yüz baş koyun bırakıp üç-beş keçiye muhtaç olanların öyküsüdür.
Bu çalışma, evlat acısıyla, kardeş acısıyla yüreklerine inen ağrılarına bir araya geldiklerinde yanık memleket türküleri söyleyen insanların öyküsüdür. (Arka kapaktan)