Aslında yanılıyorlar. Bu tutsak-hasta insaların kimselerin acımasına ve merhametine ihtiyaç yok. Onlar şerefleriyle yaşamayı bildikleri gibi, şerefleriyle ölmeyi de bilirler.Sorun arkada kalanların ne olduğu ya da olacağıdır.
Sözde çok değer verdikleri insanlar, ölümün eşiğinden tek tek geçerken bu suskun seyirciler çürüyerek yaşayacak, yaşarken çürüyeceklerdir. Ağızlarına aldıkları her kıymetli söz, dokundukları her sevgi nesnesi, karanlık vicdanlarına çarpıp çürümüş bir geleceğe dönüşecektir. Çünkü bu ölümlerin seyircileri katillerin ortaklarıdırlar, en az katiller kadar suçludurlar.
Bu kitap çalışması, 2010 yılında, Diyarbakır'da yayın yapan Gün Radyo'nun cezaevlerine dönük yayınlanan Kentin yüzü programına gelen tutsak mektuplarının kitaplaştırılması fikriyle başladı ancak daha sonra çalışmanın yönü cezaevindeki hasta tutsaklara çevrildi ve böylelikle çalışmanın kapsamı biraz daha genişletildi.
Aslında yanılıyorlar. Bu tutsak-hasta insaların kimselerin acımasına ve merhametine ihtiyaç yok. Onlar şerefleriyle yaşamayı bildikleri gibi, şerefleriyle ölmeyi de bilirler.Sorun arkada kalanların ne olduğu ya da olacağıdır.
Sözde çok değer verdikleri insanlar, ölümün eşiğinden tek tek geçerken bu suskun seyirciler çürüyerek yaşayacak, yaşarken çürüyeceklerdir. Ağızlarına aldıkları her kıymetli söz, dokundukları her sevgi nesnesi, karanlık vicdanlarına çarpıp çürümüş bir geleceğe dönüşecektir. Çünkü bu ölümlerin seyircileri katillerin ortaklarıdırlar, en az katiller kadar suçludurlar.
Bu kitap çalışması, 2010 yılında, Diyarbakır'da yayın yapan Gün Radyo'nun cezaevlerine dönük yayınlanan Kentin yüzü programına gelen tutsak mektuplarının kitaplaştırılması fikriyle başladı ancak daha sonra çalışmanın yönü cezaevindeki hasta tutsaklara çevrildi ve böylelikle çalışmanın kapsamı biraz daha genişletildi.