Edebî metinlerin aslî unsuru sözdür. Bu itibarla dîvânlar Türkçenin söz ve ifâde yeteneğini zenginleştiren ve onları geçmişten günümüze taşıyan metinlerdir. Osmanlı şiiri üzerindeki değerlendirmelerde bu geleneğin Türkçenin gelişmesine sağladığı katkının hak ettiği derecede vurgulanmaması üzücü bir durumdur. Dîvânlar aynı zamanda kültürümüzün duygu ve düşünce arşividirler. Şairin dünyası kadar sosyal hayattan tarihe kadar hayatın her yönüne ayna tutarlar. Bu yönleriyle sahip oldukları şiirlerin sahipleriyle günümüz arasında köprü durumundadırlar. Bu eserler bize günümüze geçmişimizden gelenler kadar gelmeyenleri de görme imkanı vermektedirler.
15. yüzyılın ikinci yarısı ile 16. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Sevdâ'î de iki eseri, Dîvân ve Kıssa-i Leylî birle Mecnûn, ile Türkçenin gelişip zenginleşmesine katkı sağlayan bir şairimizdir. Şairin her iki eserinde de Türkçe ifade kalıpları ve deyimlere yoğun bir şekilde yer vermesi dikkati çekmektedir. Bu yönüyle Sevdâ'î'nin Necâtî Bey'in şiirlerinde Türkçeyi öne çıkarma tutumunu benimseyen şairlerden olduğu görülmektedir. Dîvân'ındaki şiir sayısı az olmakla beraber Kıssa-i Leylî birle Mecnûn isimli eseri ile birlikte değerlendirildiğinde şairin önemli seviyede Türkçe dil yapısını günümüze taşıdığı görülmektedir. Sevdâ'î duygu ve düşünce dünyamıza sağladığı katkı kadar Türkçenin ifâde zenginliğini eserlerine yansıtma ve Türkçeyi güzel kullanma hassasiyeti ile de dikkate alınmayı hak etmektedir.