#smrgKİTABEVİ Seydişehirli Hacı Abdullah Efendi 1807 - 1903 -
"Allahım, maksadım sensin; arzum senin rızandır."
Müderris Şeyh Hacı Abdullah Efendi (1807-1903), Konya'nın Bozkır kazası Karacahisar köyünde doğmuş ve Nakşibendi tarikatı Halidî kolu şeyhi müderris Memiş (Mehmet Kudsî) Efendi'den icâzet almıştır. 1833 yılında Konya-Seydişehir'de müderrisliğe başlamış, hocası ve şeyhi Memiş (Mehmet Kudsî) Efendi'nin 1852 yılında vefatı üzerine Nakşibendi tarikatının Hâlidî kolu şeyhi olmuştur.
Hacı Abdullah Efendi, 1833-1903 yılları arasında tam yetmiş yıl Seydişehir'de eğitim ve irşat faaliyetlerinde bulunmuş, bundan dolayı Osmanlı uleması ve mutasavvıfları arasında "Seydişehirli Hacı Abdullah Efendi" adıyla tanınmıştır.
Kitapta Hacı Abdullah Efendi'ye ait 52 adet menkıbe yer almakta olup dönemin tarihi, sosyal ve dini hayatına ışık tutacak çok önemli bilgiler içermektedir. II. Abdülhamit Han'ın bazı devlet işlerinde Şeyh Hacı Abdullah Efendi'nin fikrini alması ve oğlu Mehmet Hâcegân Efendi'nin padişaha yapılan bir suikastı engellemesi, üzerinde durulması ve araştırılması gereken çok önemli sözlü iddialar olarak karşımızda durmaktadır.
"Allahım, maksadım sensin; arzum senin rızandır."
Müderris Şeyh Hacı Abdullah Efendi (1807-1903), Konya'nın Bozkır kazası Karacahisar köyünde doğmuş ve Nakşibendi tarikatı Halidî kolu şeyhi müderris Memiş (Mehmet Kudsî) Efendi'den icâzet almıştır. 1833 yılında Konya-Seydişehir'de müderrisliğe başlamış, hocası ve şeyhi Memiş (Mehmet Kudsî) Efendi'nin 1852 yılında vefatı üzerine Nakşibendi tarikatının Hâlidî kolu şeyhi olmuştur.
Hacı Abdullah Efendi, 1833-1903 yılları arasında tam yetmiş yıl Seydişehir'de eğitim ve irşat faaliyetlerinde bulunmuş, bundan dolayı Osmanlı uleması ve mutasavvıfları arasında "Seydişehirli Hacı Abdullah Efendi" adıyla tanınmıştır.
Kitapta Hacı Abdullah Efendi'ye ait 52 adet menkıbe yer almakta olup dönemin tarihi, sosyal ve dini hayatına ışık tutacak çok önemli bilgiler içermektedir. II. Abdülhamit Han'ın bazı devlet işlerinde Şeyh Hacı Abdullah Efendi'nin fikrini alması ve oğlu Mehmet Hâcegân Efendi'nin padişaha yapılan bir suikastı engellemesi, üzerinde durulması ve araştırılması gereken çok önemli sözlü iddialar olarak karşımızda durmaktadır.