Şeytan tasarımı, bir "karşı-tasarım"dır; yani, iyiliğe karşı "kötülük" tasarımıdır. "İyilik", iyilik üretme konusunda "yeteneksiz" olduğuna göre, bu konuda daha "yetenekli" olan "karşıtı"nın içinden çıkmak durumundadır: "Kötülük", iyiliğin "lokması"dır; açıktır ki Şeytan ya da Satan, iyiliği "beslemek", ona lokma olmak, onu büyütmek zorundadır. Böylesi bir tasarımda Şeytan ya da Satan, hemen hemen tüm olumlu ve güzel şeylerin yaratıcı kaynağı olarak karşımıza çıkar. Acı varsa, sıkıntı varsa, ötesinde kötülük varsa ya da bunların kimliklendirilmiş biçimi anlamında Şeytan/Satan varsa, gelecek var demektir. İlksel tasarımlarda insanlık bunu görmüş ve Satan'ı ya da Şeytan'ı bu anlamda kimliklendirmiştir. Özellikle tektanrıcı dinlerle insan, kendi bedeninden ve doğadan koparılınca acıyı, sıkıntıyı ve kötüyü temsil eden Şeytan ya da Satan, "önsüz-sonsuz ve mutlak" bir "Kötü" olmuştur. "Kısırlaştırıldığı" için iyiliğe, güzelliğe "lokma" olma olanağı elinden alınmıştır. Bu durum insanın düşünsel tasarımlarında ve davranışlarında büyük bir "yabancılaşma" getirmiştir. Bu diyalektiğin yadsınması, akıldışılık alanına taşınılmasıdır; akıldışılık alanında, "kara" bir nihilizmdir. Böylesi bir "akılcılık" gerçekten "can sıkıcı". La Vey, tasarımını bu "can sıkıcılık" üzerine yapılandırıyor; Şeytan'ı ya da Satan'ı, insanı "ödüllendiren" bir "ödüllendirici" olarak öne çıkarıyor. La Vey, Şeytan'ın ya da Satan'ın "kökenine" ineceğine, "iyiliğe lokma olma" yeteneği elinden alınmış, "kötülük üreten kötü" durumundaki Şeytan ya da Satan'ı, tasarımının kahramanı yapıyor. Şeytan ya da Satan, "ödüllendirici" olmaktan çıkıyor ve "cezalandırıcı" olarak sahne alıyor.
Günümüzün Şeytan ya da Satan tapımını, yalnızca "karanlıkçılığın", batıl inancın ya da sıradan aptallığın bir "yansıması" olarak algılamak, gerçeği tam olarak kavrayamamak anlamına gelir. Şeytan ya da Satan tapımını yaratan asıl neden, adaletsiz bir düzen ve çalışma koşullarına karşı isyandır. Ne var ki ilksel Şeytan / Satan tasarımlarına "karşıt" olarak Şeytan'ın/Satan'ın yapısındaki "karşıtlık" ortadan kaldırıldığından bu kimlik, adaletsiz bir sisteme ve çalışma koşullarına karşı ezilenleri kurtuluşa taşıyacak başkaldırıyı örgütlemekten "mahrum" kalır. Tasarım gereği Şeytan/Satan, "tersiz" ekmeğin, spekülasyonun, uyuşturucu ticaretinin, kaçakçılığın, fahişeliğin ve hırsızlığın temsilcisi olur; daha doğrusu kolay kazancın tanrısıdır Şeytan ya da Satan; güncellersek tembelliğin, sahte olanın, baştan savmanın, kültürsüzlüğün ve provokasyonun tanrısı olup çıkar. Geçmişte umudun tanrısı olan Şeytan ya da Satan, bugün umutsuzluğun tanrısıdır. insanlık kazanımlarını "yiyip tüketen" ve onları "kara kazanımlar" durumuna dönüştüren "kıvrak bir zeka"nın kimliklendirilmiş biçimidir. (Arka kapaktan)