Daha uzatılabilecek bu sorular silsilesini ve daha da fazlasını kendine özgü üslubuyla soran ve sorgulayan yazara göre, günümüzde yüzleştiğimiz belki de en önemli sosyo-politik konular olan; çokkültürlülük, kültürel çoğulculuk, çoklu modernlikler, modernlik ideolojisi, mikro-etnik milliyetçilikler, ulus-devlet, ulus inşa stratejileri, göçmen ve azınlık sorunları, entegrasyon problemleri, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi, ayrılıkçı sosyal ve siyasal hareketler, asimilasyon politikaları, mezhepçi ve hizipçi siyasetler, Arap baharının dinamikleri, Avrupa Birliğinin yapısal ve kurumsal problemleri, Anayasa oluşturma hamleleri gibi tartışmalı hususların yegane çözümünün yukarıdaki sorulara en isabetli cevapların bulunmasıyla mümkün olabilecektir. Flamanların, Katalanların, Kürtlerin, İskoçların kaderinin tartışıldığı ve daha nice ayrılıkçılık temelinde şiddete de yönelebilen taleplerin ve bu kimlik taleplerine muhatap olan resmi makamların reflekslerinin çözümlenmeye çalışıldığı günümüz sosyo-politik konjonktüründe yazarın önerdiği ve literatürde ilk defa seslendirilen çok canlı, ayakları yere basan ve sosyal ve politik perspektifleriyle son derece zengin ve gerçekçi modelinin özenle irdelenmesi gerekmektedir.
Daha uzatılabilecek bu sorular silsilesini ve daha da fazlasını kendine özgü üslubuyla soran ve sorgulayan yazara göre, günümüzde yüzleştiğimiz belki de en önemli sosyo-politik konular olan; çokkültürlülük, kültürel çoğulculuk, çoklu modernlikler, modernlik ideolojisi, mikro-etnik milliyetçilikler, ulus-devlet, ulus inşa stratejileri, göçmen ve azınlık sorunları, entegrasyon problemleri, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi, ayrılıkçı sosyal ve siyasal hareketler, asimilasyon politikaları, mezhepçi ve hizipçi siyasetler, Arap baharının dinamikleri, Avrupa Birliğinin yapısal ve kurumsal problemleri, Anayasa oluşturma hamleleri gibi tartışmalı hususların yegane çözümünün yukarıdaki sorulara en isabetli cevapların bulunmasıyla mümkün olabilecektir. Flamanların, Katalanların, Kürtlerin, İskoçların kaderinin tartışıldığı ve daha nice ayrılıkçılık temelinde şiddete de yönelebilen taleplerin ve bu kimlik taleplerine muhatap olan resmi makamların reflekslerinin çözümlenmeye çalışıldığı günümüz sosyo-politik konjonktüründe yazarın önerdiği ve literatürde ilk defa seslendirilen çok canlı, ayakları yere basan ve sosyal ve politik perspektifleriyle son derece zengin ve gerçekçi modelinin özenle irdelenmesi gerekmektedir.