“Hani çocukluk çağlarının insanı ter içinde bırakan korkunç rüyaları vardır. Tıpkı onlar gibi… Yalınız bunlardan o günlerin hatıralarını içimde taşımadığım zehabına düşmeyin... Ekserigecelerimde o hayatı baştan yaşarım… Bitmeyen demiryolu seyahatlerine, sonsuz deniz yolculuklarına çıkarım. Bazen ellerinde yalnız kılıçlar ile keşfi taarruzu yapmaya çıkmış bir Kazak müfrezesinin bana doğru gelmesi ile uyanırım. Bazen da son defa yüzünü görmeden gaip ettiğim annemi, o yarı müşfiki yanımda yaşar bulurum… Ona doğru koşarım… Fakat bunların hepsi birer hayal, birer seraptırlar... Uyanınca, önümden silinirler. Hulâsa ben öyle yarı hayal, yarı korku içinde tuhaf bir ömür geçiririm.” - Yusuf İzzettin Bey
Dr. Yusuf İzzettin Bey, Kafkas cephesindeki savaşa askeri hekim olarak katılır. 22 Aralık 1914'te bir Rus baskınında esir düşer. Önce Azerbaycan'daki Nargin adasına, oradan da Sibirya'ya götürülür. Esaret hayatı 7 yıl sürer. Japon idaresindeki Hey Mey Maru gemisiyle 1921'de 1500 esirle birlikte yurda dönerken Ege açıklarında Yunan gemileri tarafından önleri kesilir. 3 aylık sıkıntılı bir sürecin ardından doktor olduğu için İstanbul'a dönmesine izin verilir. Diğer esirler ise tutuklanarak İtalya'nın güneyindeki bir adaya götürülür.
“İzzettin Bey, o büyük mücadelede hizmet veren doktorlardan sadece biri. Dr. İzzeddin Bey başından geçen, tarihçilerin kabul etmedikleri ve uzun yıllar ilgi duymadıkları birçok olayı tüm açıklığı ile anlatıyor. Sarıkamış-Kafkas Cephesinde esir düşen 65 hekim ve 3 eczacı ve şehit düşen 242 sağlık personeli anısına kitabı özellikle 14 Mart'a denk getirdik. Sarıkamış esirlerinin hatıraları çok az. Okuma yazmanın çok az olması ve Rusların esir hatıralarına el koyması bunun temel sebebi. İzzettin Bey'in hatıralarının özelliği, hatıralarını tarihçi titizliğiyle gün gün kaydetmiş olması. Sibirya'daki esir kampları hakkında çok ayrıntılı bilgi veriyor” - Bingür Sönmez