#smrgKİTABEVİ Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler = From Siberia to Anatolia the Turks on the Rock -
Türk tarihinin Avrasya steplerindeki sessiz tanıklarını yerinde görüp inceleyerek yüksek kaliteli fotoğraflarla belgeleyen Servet Somuncuoğlu'nun bu eşsiz eseri kamuoyunda ve bilim çevrelerinde büyük ilgi görmüştür. Eser, Türklük bilincine kattığı yeni heyecanların ötesinde ciddi ve bilimsel yaklaşımıyla Türk Tarihi araştırmacıları için vazgeçilmez bir başyapıt niteliğindedir. - S. Yücel Şenyurt, Gazi Üniversitesi
Sibirya içlerinden başlayıp, Avrupa'ya ve Balkanlar'a kadar uzanan geniş bir sahada yapılmış çalışmanın sonucu olan bu eser birçok bilimadamı ve araştırmacı için de önemli bir kaynak olarak göze çarpıyor. 2004 yılının Haziran ayından 2007 yılının Temmuz ayına kadar süren yolculukları boyunca 150.000 km kat eden Somuncuoğlu 138 günde çalışmasını tamamladı. Kaya resimlerini örneklemek ve böylece Türk tarihine değerli bir kaynak kazandırmak için Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye'de çalışmalar yapıldı.
Böyle bir çalışmanın insanın gizemli tarihine ışık tutacağına inanan Servet Somuncuoğlu, bu düşüncesini şu şekilde destekliyor: “İlk insan da, bugünkü insan gibi düşünüyor ve bir şekilde bunu ifade ediyordu, işte bu ifade edişler, yani insan düşüncesinin ilk izleri kaya resimlerinde saklıdır.'
Bu çalışmaları sırasında Servet Somuncuoğlu'na, özellikle Göktürkler üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Türkolog Prof. Dr. Ahmet Taşağıl eşlik etti.
Kitapta yer alan fotoğraflarda kaya resimleri arasındaki bağı görsel olarak görmeyi mümkün kılan Somuncuoğlu, yapılacak bilimsel çalışmalarla bu bağın derinleşmesinin ve başka anlamlar kazanmasının kaçınılmaz bir sonuç olacağını söylüyor. Bununla beraber kaya resmi alanlarının bu kitaptakilerle sınırlı kalmadıklarına değinen Somuncuoğlu: ‘Bizim henüz hiç ayak basmadığımız Türkmenistan, Afganistan, Özbekistan, İran, Irak, Suriye, Filistin, Kosova, İskandinavya, Avrupa içlerindeki kaya resmi alanları var.
Gelecek yıllarda bu bölgelerdeki alanlar çalışıldığında kesin bir envanter çıkararak sonuçlara gitmek mümkün olabilir. Yani daha yapılacak çok iş var. Kurulacak bir enstitü ve bu enstitüde Tarih, Filoloji, Arkeoloji, Antropoloji, Sanat Tarihi gibi bilim dallarından akademisyenlerin, fotoğrafçıların ortak çalışmasıyla çıkacak sonuçlar, Türk ve dünya tarihinde yeni ufukların açılmasını sağlayacaktır' dedi.
Bugüne kadar kaya resimleri alanlarında batı kaynaklı yapılmış birçok araştırmanın var olduğunu söyleyen Somuncuoğlu, bu araştırmalarda alanların birbiri ile mukayesesi olmadığını iddia etti ve bu alanlarda yer alan resimlerin sadece antropolojik ve simgesel anlamlarını çözümleme yönünde sonuçlarının olduğunu belirtti.
Bunun yanında temel tespitlerde es geçilen bir noktanın olduğunu da sözlerine ekleyen Servet Somuncuoğlu, ‘Kaya resmi alanlarında bizim karşılaştığımız tek yazı, Orhun Anıtlarında kullanılan ve Tarihi Türk Alfabesi ya da Runik Türk Alfabesi olarak isimlendirilen alfabenin harfleriyle yazılmış satırlar oluyor. Kısa cümleler halinde yazılmış bu yazıtların hemen hemen hepsi dua ve dilek metinlerinden oluşuyor.
İşte bu küçücük metinler, kaya resmi alanlarının ibadet, inanç ve anıt mezarlık alanları olduğunu çok açık olarak ispat ediyor' dedi.
Yaklaşık dört yıllık bir zaman içinde kaya resimlerinin bulunduğu sahalardan örneklemeler yapılarak ortaya çıkan bu kitap alanında başvurulacak geniş bir belge arşivi olma özelliğini de kazandı.
Türk tarihinin Avrasya steplerindeki sessiz tanıklarını yerinde görüp inceleyerek yüksek kaliteli fotoğraflarla belgeleyen Servet Somuncuoğlu'nun bu eşsiz eseri kamuoyunda ve bilim çevrelerinde büyük ilgi görmüştür. Eser, Türklük bilincine kattığı yeni heyecanların ötesinde ciddi ve bilimsel yaklaşımıyla Türk Tarihi araştırmacıları için vazgeçilmez bir başyapıt niteliğindedir. - S. Yücel Şenyurt, Gazi Üniversitesi
Sibirya içlerinden başlayıp, Avrupa'ya ve Balkanlar'a kadar uzanan geniş bir sahada yapılmış çalışmanın sonucu olan bu eser birçok bilimadamı ve araştırmacı için de önemli bir kaynak olarak göze çarpıyor. 2004 yılının Haziran ayından 2007 yılının Temmuz ayına kadar süren yolculukları boyunca 150.000 km kat eden Somuncuoğlu 138 günde çalışmasını tamamladı. Kaya resimlerini örneklemek ve böylece Türk tarihine değerli bir kaynak kazandırmak için Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye'de çalışmalar yapıldı.
Böyle bir çalışmanın insanın gizemli tarihine ışık tutacağına inanan Servet Somuncuoğlu, bu düşüncesini şu şekilde destekliyor: “İlk insan da, bugünkü insan gibi düşünüyor ve bir şekilde bunu ifade ediyordu, işte bu ifade edişler, yani insan düşüncesinin ilk izleri kaya resimlerinde saklıdır.'
Bu çalışmaları sırasında Servet Somuncuoğlu'na, özellikle Göktürkler üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Türkolog Prof. Dr. Ahmet Taşağıl eşlik etti.
Kitapta yer alan fotoğraflarda kaya resimleri arasındaki bağı görsel olarak görmeyi mümkün kılan Somuncuoğlu, yapılacak bilimsel çalışmalarla bu bağın derinleşmesinin ve başka anlamlar kazanmasının kaçınılmaz bir sonuç olacağını söylüyor. Bununla beraber kaya resmi alanlarının bu kitaptakilerle sınırlı kalmadıklarına değinen Somuncuoğlu: ‘Bizim henüz hiç ayak basmadığımız Türkmenistan, Afganistan, Özbekistan, İran, Irak, Suriye, Filistin, Kosova, İskandinavya, Avrupa içlerindeki kaya resmi alanları var.
Gelecek yıllarda bu bölgelerdeki alanlar çalışıldığında kesin bir envanter çıkararak sonuçlara gitmek mümkün olabilir. Yani daha yapılacak çok iş var. Kurulacak bir enstitü ve bu enstitüde Tarih, Filoloji, Arkeoloji, Antropoloji, Sanat Tarihi gibi bilim dallarından akademisyenlerin, fotoğrafçıların ortak çalışmasıyla çıkacak sonuçlar, Türk ve dünya tarihinde yeni ufukların açılmasını sağlayacaktır' dedi.
Bugüne kadar kaya resimleri alanlarında batı kaynaklı yapılmış birçok araştırmanın var olduğunu söyleyen Somuncuoğlu, bu araştırmalarda alanların birbiri ile mukayesesi olmadığını iddia etti ve bu alanlarda yer alan resimlerin sadece antropolojik ve simgesel anlamlarını çözümleme yönünde sonuçlarının olduğunu belirtti.
Bunun yanında temel tespitlerde es geçilen bir noktanın olduğunu da sözlerine ekleyen Servet Somuncuoğlu, ‘Kaya resmi alanlarında bizim karşılaştığımız tek yazı, Orhun Anıtlarında kullanılan ve Tarihi Türk Alfabesi ya da Runik Türk Alfabesi olarak isimlendirilen alfabenin harfleriyle yazılmış satırlar oluyor. Kısa cümleler halinde yazılmış bu yazıtların hemen hemen hepsi dua ve dilek metinlerinden oluşuyor.
İşte bu küçücük metinler, kaya resmi alanlarının ibadet, inanç ve anıt mezarlık alanları olduğunu çok açık olarak ispat ediyor' dedi.
Yaklaşık dört yıllık bir zaman içinde kaya resimlerinin bulunduğu sahalardan örneklemeler yapılarak ortaya çıkan bu kitap alanında başvurulacak geniş bir belge arşivi olma özelliğini de kazandı.