60'lar, İstanbul'un dar sokaklarından, kenar mahallelerinden çıkmış delikanlıların para kazanabilmek için debelendiği, bu sırada da haklarını öğrenmeye başladıkları zamanlar. Sokaklarda günden güne hissedilen ancak kendini tam olarak göstermeyen sinsi bir gerginlik havası... Muzaffer Buyrukçu, o yılların atmosferini iliklerimize kadar hissettirirken dönemin sanat, bilhassa edebiyat dünyasının kapılarını hepimiz için aralıyor ve onun kabına sığmayan kalemi, geçmiş zamanın hatıralarını belleklere bir çivi gibi çakıyor.
Sıcak İlişkiler ve Arkası Yarın adlı günlüklerini bir arada yayımladığımız kitabında Muzaffer Buyrukçu; Orhan Kemal'in, Edip Cansever'in, Cemal Süreya'nın ve nice “edebiyat işçisinin” kendisiyle kurduğu sıcak ilişkileri, yakın dostlukları gözler önüne sermekle kalmayıp sanatkârların bir araya geldikleri mahfillerde adeta dönemin toplumsal ve sanatsal panoramasını kelime avcılarına has bir ustalıkla okuyuculara sunuyor...