#smrgKİTABEVİ Sıkı Gözetim - 2022
Genet'nin bütün oyunlarında olduğu gibi, Sıkıgözetim'de de, toplumdışı kişinin yalnızlığını, kendine yabancılaşmasını, imrendiği, kıskandığı veya nefret ettiği kişinin yerine geçmesini, onun kılığına girmesini görürüz.İlk versiyonu 1947'de yayımlanan Sıkıgözetim, Şubat 1949'da Théâtre des Mathurins'de, Jean Marchat yönetiminde sahnelenir.
Metin, Mart 1949'da bu kez Gallimard Yayınevi'nden çıkar. O yılın haziran ayında, özellikle Maurice Blanchot, Jean-Paul Sartre, Raymond Queneau ve Jean Paulhan gibi isimlerin oyları sayesinde La Pléiade ödülünü kazanır. 1965'te yeniden basıldığında Genet metin üzerinde birtakım değişiklikler yapmıştır.
1968'de Gallimard'dan çıkan Toplu Eserleri'nin IV. cildine alınan oyunu üzerine şöyle bir not düşmüştür: “Bu oyunun bir not ya da bir oyun taslağı imişçesine, Toplu Eserleri'min IV. cildinin sonuna konmasını dilerdim. İş dileğe gelip dayandığına göre de, bu oyunun bir daha hiç sahneye çıkarılmamasını isterdim. Oyunu ne zaman, hangi koşullar altında yazdığımı anımsamak bana güç geliyor. Herhalde can sıkıntısı içinde, bir dalgınlığıma gelerek yazıldı. Tamam, böyle demek doğru olur; bu oyun kalemimin bir sürçmesi olsa gerek.”
Genet'nin bütün oyunlarında olduğu gibi, Sıkıgözetim'de de, toplumdışı kişinin yalnızlığını, kendine yabancılaşmasını, imrendiği, kıskandığı veya nefret ettiği kişinin yerine geçmesini, onun kılığına girmesini görürüz.İlk versiyonu 1947'de yayımlanan Sıkıgözetim, Şubat 1949'da Théâtre des Mathurins'de, Jean Marchat yönetiminde sahnelenir.
Metin, Mart 1949'da bu kez Gallimard Yayınevi'nden çıkar. O yılın haziran ayında, özellikle Maurice Blanchot, Jean-Paul Sartre, Raymond Queneau ve Jean Paulhan gibi isimlerin oyları sayesinde La Pléiade ödülünü kazanır. 1965'te yeniden basıldığında Genet metin üzerinde birtakım değişiklikler yapmıştır.
1968'de Gallimard'dan çıkan Toplu Eserleri'nin IV. cildine alınan oyunu üzerine şöyle bir not düşmüştür: “Bu oyunun bir not ya da bir oyun taslağı imişçesine, Toplu Eserleri'min IV. cildinin sonuna konmasını dilerdim. İş dileğe gelip dayandığına göre de, bu oyunun bir daha hiç sahneye çıkarılmamasını isterdim. Oyunu ne zaman, hangi koşullar altında yazdığımı anımsamak bana güç geliyor. Herhalde can sıkıntısı içinde, bir dalgınlığıma gelerek yazıldı. Tamam, böyle demek doğru olur; bu oyun kalemimin bir sürçmesi olsa gerek.”