O bir gazeteci.
Güneşin en güneş, denizin en deniz, kumsalın en uçsuz bucaksız ve gecenin bile gündüz olduğu cennet gibi bir yerde, Datça'da gazeteci.
Aslında o, Türkiye'nin bu cennet yarımadasında, denizin mavisine dalıp, kumsalda çocuklarıyla yürüyüş yapabilir, eşi Gülistan'la birlikte güneşin batışını izleyebilirdi.
Ancak o bunu yapmadı. Yaşamı ve gazeteciliği ‘alışılmadık' boyutlarıyla bir araya getirmeye çalıştı ve ortaya ilginç bir gazeteci portresi çıktı.
Datça'da “insan” gibi gazetecilik yapması için, statükonun temsilcileriyle kolkola girip, yolsuzluklarla uzlaşması gerekiyordu.
Babadan kalma vicdani gazetecilik sorumluluğu, onu Datça'nın eşsiz kumsalına gömmeye çalışan yöneticilerle karşı karşıya getirdi... (Arka kapaktan)
O bir gazeteci.
Güneşin en güneş, denizin en deniz, kumsalın en uçsuz bucaksız ve gecenin bile gündüz olduğu cennet gibi bir yerde, Datça'da gazeteci.
Aslında o, Türkiye'nin bu cennet yarımadasında, denizin mavisine dalıp, kumsalda çocuklarıyla yürüyüş yapabilir, eşi Gülistan'la birlikte güneşin batışını izleyebilirdi.
Ancak o bunu yapmadı. Yaşamı ve gazeteciliği ‘alışılmadık' boyutlarıyla bir araya getirmeye çalıştı ve ortaya ilginç bir gazeteci portresi çıktı.
Datça'da “insan” gibi gazetecilik yapması için, statükonun temsilcileriyle kolkola girip, yolsuzluklarla uzlaşması gerekiyordu.
Babadan kalma vicdani gazetecilik sorumluluğu, onu Datça'nın eşsiz kumsalına gömmeye çalışan yöneticilerle karşı karşıya getirdi... (Arka kapaktan)