Semih Gümüş
Yaşın, özellikle resmi kayıtların düşüldüğü, resmi tarihlerin yazıldığı dilin nasıl bir iktidar aracına dönüştüğünü, dilsel olarak ifade edilemeyenlerin nasıl ‘sınırdışı' edildiğini vurguluyor.. Yaşın'ın romanında sadece bir siyasal alegori yaratmayı amaçladığını düşünürsek, romanın kurgusundaki oyunların roman içindeki gözden kaçırabiliriz.
Behçet Çelik
Sınırdışı Kitabı'nı çevirme sürecinde anladım ki, her insan, yabancı dilde basılmış bir kitaptır. Misail Oskarus da, Karamanlıca basılmış böylece okursuz kalmış- o son kitapçıktır: ‘Sınırdışı'dır.
Semih Gümüş
Yaşın, özellikle resmi kayıtların düşüldüğü, resmi tarihlerin yazıldığı dilin nasıl bir iktidar aracına dönüştüğünü, dilsel olarak ifade edilemeyenlerin nasıl ‘sınırdışı' edildiğini vurguluyor.. Yaşın'ın romanında sadece bir siyasal alegori yaratmayı amaçladığını düşünürsek, romanın kurgusundaki oyunların roman içindeki gözden kaçırabiliriz.
Behçet Çelik
Sınırdışı Kitabı'nı çevirme sürecinde anladım ki, her insan, yabancı dilde basılmış bir kitaptır. Misail Oskarus da, Karamanlıca basılmış böylece okursuz kalmış- o son kitapçıktır: ‘Sınırdışı'dır.