#smrgKİTABEVİ Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz - 2019

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6053759614
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Okşan Dede
Stok Kodu:
1199016015
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
288 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019
Resimleyen:
Hamdi Akçay
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
173,40
Havale/EFT ile: 168,20
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199016015
402140
Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz -        2019
Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz - 2019 #smrgKİTABEVİ
173.40
Gerçeğin rengini görmeyi, tadına bakmayı, sesini duymayı vadediyor Yılmaz Güney, Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz romanında. Her fırsatta “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye soranlara; suçu, suçluyu ve suç psikolojisini anlatıyor. Yoksul mahallelerin, çaresiz insanların, tacizi ve uyuşturucuyu daha el kadarken öğrenen çocukların romanı bu. Her satırında dil işçiliğinin lezzetini alacağınız roman dünün dünde kalmadığını, bakmasını bilenler için gerçeğin hep orada olduğunu fısıldıyor bize.

“Evet, zengin evlerini soyacaktı bir gün. Yoksul evlerinde çalınacak ne vardı ki? Hep onları soyacaktı. O zaman yakaları kürklü kalın kaputlardan giyecekti. Kalın yün kazaklar giyecekti. Altı kauçuk, ayağı ısıtacak ayakkabılar giyecekti. Boynunu sıcak tutacak uzun yün atkılara sarınacaktı. Babasına, annesine ne isterlerse alacaktı. Babasına göz alacaktı, takma bir göz. O zaman kimse anlamayacaktı babasının tek gözlü olduğunu. Bacısına da alfabedeki kız çocuklarının giyindiği renkli, güzel giysilerden alacaktı. Annesini zengin evlerine temizliğe göndermeyecek, mezarlık bakımını da bıraktıracaktı.”

Gerçeğin rengini görmeyi, tadına bakmayı, sesini duymayı vadediyor Yılmaz Güney, Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz romanında. Her fırsatta “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye soranlara; suçu, suçluyu ve suç psikolojisini anlatıyor. Yoksul mahallelerin, çaresiz insanların, tacizi ve uyuşturucuyu daha el kadarken öğrenen çocukların romanı bu. Her satırında dil işçiliğinin lezzetini alacağınız roman dünün dünde kalmadığını, bakmasını bilenler için gerçeğin hep orada olduğunu fısıldıyor bize.

“Evet, zengin evlerini soyacaktı bir gün. Yoksul evlerinde çalınacak ne vardı ki? Hep onları soyacaktı. O zaman yakaları kürklü kalın kaputlardan giyecekti. Kalın yün kazaklar giyecekti. Altı kauçuk, ayağı ısıtacak ayakkabılar giyecekti. Boynunu sıcak tutacak uzun yün atkılara sarınacaktı. Babasına, annesine ne isterlerse alacaktı. Babasına göz alacaktı, takma bir göz. O zaman kimse anlamayacaktı babasının tek gözlü olduğunu. Bacısına da alfabedeki kız çocuklarının giyindiği renkli, güzel giysilerden alacaktı. Annesini zengin evlerine temizliğe göndermeyecek, mezarlık bakımını da bıraktıracaktı.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat