Bilmiyorum ama
O benim soyumdandı
Etiyle kanıyla değil
Belki de heyecanıyla değil
Batırıp parmaklarını kanayan yarasına
Beyninin ışığını sattığı için,
Bir ekmek parasına.
Fakat ne yazık ki, o,
Namludan kopan bir kurşun gibi haykırıp,
Karanlık acıların camını kırıp,
Güneşi, dolu dizgin gözlerine dolduramadı.
Gün geldi, ağrıdan ayakta duramadı,
Ve işte o zaman,
Çocuğunu boğan,
Bir ana gibi,
Bir çözülmez çemberin kıvranarak içinde,
Boğdu kendi elleriyle yüreğini,
Bir rakı kadehinde
Tutunmak istedi, kaçtılar;
Çalıştı; kırbaçladılar;
Susadı; kendi kanını içti o!
Parça parça insan kafası satılan,
Kaldırımlarında aç yatılan,
Bir caddeden,
Mukaddes bir ızdırap şarkısı gibi gelip,
Geçti. O! ( Arka Kapak, Nazım Hikmet'in Kemal Ahmet adlı şiiri. )
Bilmiyorum ama
O benim soyumdandı
Etiyle kanıyla değil
Belki de heyecanıyla değil
Batırıp parmaklarını kanayan yarasına
Beyninin ışığını sattığı için,
Bir ekmek parasına.
Fakat ne yazık ki, o,
Namludan kopan bir kurşun gibi haykırıp,
Karanlık acıların camını kırıp,
Güneşi, dolu dizgin gözlerine dolduramadı.
Gün geldi, ağrıdan ayakta duramadı,
Ve işte o zaman,
Çocuğunu boğan,
Bir ana gibi,
Bir çözülmez çemberin kıvranarak içinde,
Boğdu kendi elleriyle yüreğini,
Bir rakı kadehinde
Tutunmak istedi, kaçtılar;
Çalıştı; kırbaçladılar;
Susadı; kendi kanını içti o!
Parça parça insan kafası satılan,
Kaldırımlarında aç yatılan,
Bir caddeden,
Mukaddes bir ızdırap şarkısı gibi gelip,
Geçti. O! ( Arka Kapak, Nazım Hikmet'in Kemal Ahmet adlı şiiri. )