#smrgKİTABEVİ Sömürgeci Bentapıcılığı : Kolonyal Narsizm - 2024

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
ISBN-10:
9786256338111
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199225810
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
142
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Holmen
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199225810
611435
Sömürgeci Bentapıcılığı : Kolonyal Narsizm -        2024
Sömürgeci Bentapıcılığı : Kolonyal Narsizm - 2024 #smrgKİTABEVİ
0.00
Bu kitabı, tüm pedagojik yaklaşımları hiçe sayan, İngilizce öğretim yöntem ve teknikleriyle zerre alakası olamayan, aslında İngilizce öğretmek gibi bir kaygısı da olmayan İstanbul Beykent Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu idaresinin yoğun mobbingi altında yazdım. idarenin bilimdışı ve hiç bir eğitim yaklaşımında yeri olmayan sözde eğitim sistemine, uzun yıllardır muhalif bir tavır takındığım için yalan, iftira ve asılsız dedikodularla hakkımda açılmış soruşturmalarla terbiye edilmeye ve bu akıldışı sisteme entegre edilmeye çalışıldım. Bu kitabı yazarken kendime tek bir şey dedim. Seni itibarsızlaştırmak için herşeyi yapacaklar, delirtmeye çalışacaklar, intihara sürüklemek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklar. Nitekim yaptılar da, ama sen ne olursa olsun yaşa ve bu kitaba tutun. Bu kitaba tutun ki belki dünyada bir şeyi değiştirirsin, bu kitabı yaz ki belki bir gün bu dünyada birilerinin ufkunu açarsın. Kendileri, kendi bulundukları makamı korumak, kendi bilgisizliklerini örtmek, cehaletlerini; ezbercilik, taklit ve deneyimli hocaları korkutarak korumaya çalışırken ben de zihnimde binlerce olumsuz düşünce, derin bir depresyon, gelecek ve itibar kaygısı, yalnızlık ve dışlanmışlıkla bu kitaba tutundum. Bu kitaba tutundukca bu dünyada daha yapacak çok şeyim var ve herkese ve herşeye rağmen yapacağım dedim. İdarenin mobbingi arttıkça bu kitaba sığınmak bana umut oldu ve en son Türkiye'de insanını seven, idealist, bilime, akla, metodolojiye inanan insanlar için bir yer olmadığını gerçekten kanıksadım. Bu anlayış kafamdaki sömürgecilikle ilgili bilgileri de daha güncel ve görünür kıldı. Bir sömürge ülkesinde, eğitimci olmak gibi bir seçenek ya da var oluş şekli olmadığını kavradım. Hükümetler ister sağ ister sol olsun; eğitimdeki kadroların sömürgeci kemalist ezberci eğitimi sürdürmek için, yukarıdan aşağıya baskı ve psikolojik terör uygulayacak kişilere her daim peşkeş çekileceğine inancım pekişti. Bir sömürge ülkesinde bir devlet büyüğü ya da herhangi bir makamı sahiplenmiş kişi istediği kadar bilgisiz, cahil, akıldışı davransın, iki çarpı ikinin beş ettigini söyler ve bu konuda ısrarcı olursa yarın iki çarpı ikinin beş ettigini soyleyecek binlerce okul müdürü ve öğretmen bulabileceğime inancım ve gözlemim de kemale erdi. Böyle idarecilerin olması kızdırıcı bir durum olabilir ama böyle öğretmenlerin olması hem iç karartıcı hem de can yakıcı bir durum. Sırf idareye hoş gözükmek için binlerce sayfa pedagoji kitabı bilgisini bir çırpıda inkar edecek öğretmenlerin kendi küçük çıkarları için öğretmen arkadaşlarına iftira atmaktan çekinmeyecekleri, bu satırları okuyan her idealist öğretmen ya da eğitimci için bilenen bir gerçek diye düşünüyorum. Aynı şekilde salla başı al maaşı için yaşayan öğretmenlerin de kendi bilgisizliklerini diğer öğretmenlere çamur atarak örtmeye çalışacakları da çoğumuzca aşikar. O yüzden yaşamımın çok zor döneminde yazdığım bu kitabı ölmeden ve delirmeden tamamlayabildiğim için öncelikle bana dayanma gücü veren YÜCE ALLAH'a, daha sonra tüm haksızlık, hukuksuzluk, iftira, yalan ve beyinsizlikle mücade etme cesareti gösteren kendime, bu süreçlerde hukuki olarak her zaman yanımda olan avukatlar Halil Onur ODABAŞI ve Mukaddes ODABAŞI'na, yüksek lisans tezimi tamamlarken her türlü desteğini esirgemeden gösteren Dilek ÖNDER'e, yaptığı mobbing ve psikolojik terörle Türk Akademisine olan çocukca inancımı bitiren Beykent Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu'nun ilgili idarecesine, yaşadığım bu zor zamanda doktora tez danışmanım olmayı kabul ederek bana ışık ve umut olan Viyana Üniversitesi İngiliz-Amerikan Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi doçent doktor Maria Katharina Wiedlack'e ve öğretmenliğin nasıl yapılması gerektiğini bilmelerine rağmen idarecilerin akıl ve bilim dışı tutumlarından dolayı öğretmenliklerini gerçek anlamıyla gösteremedikleri halde bir gün belki en güzel şekilde bildiklerimizi uygulayabiliriz ışığını yüreklerinde taşıyan tüm değerli öğretmen arkadaşlarıma, herşeye rağmen var oldukları için teşekkürü bir borç bilirim.
Bu kitabı, tüm pedagojik yaklaşımları hiçe sayan, İngilizce öğretim yöntem ve teknikleriyle zerre alakası olamayan, aslında İngilizce öğretmek gibi bir kaygısı da olmayan İstanbul Beykent Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu idaresinin yoğun mobbingi altında yazdım. idarenin bilimdışı ve hiç bir eğitim yaklaşımında yeri olmayan sözde eğitim sistemine, uzun yıllardır muhalif bir tavır takındığım için yalan, iftira ve asılsız dedikodularla hakkımda açılmış soruşturmalarla terbiye edilmeye ve bu akıldışı sisteme entegre edilmeye çalışıldım. Bu kitabı yazarken kendime tek bir şey dedim. Seni itibarsızlaştırmak için herşeyi yapacaklar, delirtmeye çalışacaklar, intihara sürüklemek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklar. Nitekim yaptılar da, ama sen ne olursa olsun yaşa ve bu kitaba tutun. Bu kitaba tutun ki belki dünyada bir şeyi değiştirirsin, bu kitabı yaz ki belki bir gün bu dünyada birilerinin ufkunu açarsın. Kendileri, kendi bulundukları makamı korumak, kendi bilgisizliklerini örtmek, cehaletlerini; ezbercilik, taklit ve deneyimli hocaları korkutarak korumaya çalışırken ben de zihnimde binlerce olumsuz düşünce, derin bir depresyon, gelecek ve itibar kaygısı, yalnızlık ve dışlanmışlıkla bu kitaba tutundum. Bu kitaba tutundukca bu dünyada daha yapacak çok şeyim var ve herkese ve herşeye rağmen yapacağım dedim. İdarenin mobbingi arttıkça bu kitaba sığınmak bana umut oldu ve en son Türkiye'de insanını seven, idealist, bilime, akla, metodolojiye inanan insanlar için bir yer olmadığını gerçekten kanıksadım. Bu anlayış kafamdaki sömürgecilikle ilgili bilgileri de daha güncel ve görünür kıldı. Bir sömürge ülkesinde, eğitimci olmak gibi bir seçenek ya da var oluş şekli olmadığını kavradım. Hükümetler ister sağ ister sol olsun; eğitimdeki kadroların sömürgeci kemalist ezberci eğitimi sürdürmek için, yukarıdan aşağıya baskı ve psikolojik terör uygulayacak kişilere her daim peşkeş çekileceğine inancım pekişti. Bir sömürge ülkesinde bir devlet büyüğü ya da herhangi bir makamı sahiplenmiş kişi istediği kadar bilgisiz, cahil, akıldışı davransın, iki çarpı ikinin beş ettigini söyler ve bu konuda ısrarcı olursa yarın iki çarpı ikinin beş ettigini soyleyecek binlerce okul müdürü ve öğretmen bulabileceğime inancım ve gözlemim de kemale erdi. Böyle idarecilerin olması kızdırıcı bir durum olabilir ama böyle öğretmenlerin olması hem iç karartıcı hem de can yakıcı bir durum. Sırf idareye hoş gözükmek için binlerce sayfa pedagoji kitabı bilgisini bir çırpıda inkar edecek öğretmenlerin kendi küçük çıkarları için öğretmen arkadaşlarına iftira atmaktan çekinmeyecekleri, bu satırları okuyan her idealist öğretmen ya da eğitimci için bilenen bir gerçek diye düşünüyorum. Aynı şekilde salla başı al maaşı için yaşayan öğretmenlerin de kendi bilgisizliklerini diğer öğretmenlere çamur atarak örtmeye çalışacakları da çoğumuzca aşikar. O yüzden yaşamımın çok zor döneminde yazdığım bu kitabı ölmeden ve delirmeden tamamlayabildiğim için öncelikle bana dayanma gücü veren YÜCE ALLAH'a, daha sonra tüm haksızlık, hukuksuzluk, iftira, yalan ve beyinsizlikle mücade etme cesareti gösteren kendime, bu süreçlerde hukuki olarak her zaman yanımda olan avukatlar Halil Onur ODABAŞI ve Mukaddes ODABAŞI'na, yüksek lisans tezimi tamamlarken her türlü desteğini esirgemeden gösteren Dilek ÖNDER'e, yaptığı mobbing ve psikolojik terörle Türk Akademisine olan çocukca inancımı bitiren Beykent Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu'nun ilgili idarecesine, yaşadığım bu zor zamanda doktora tez danışmanım olmayı kabul ederek bana ışık ve umut olan Viyana Üniversitesi İngiliz-Amerikan Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi doçent doktor Maria Katharina Wiedlack'e ve öğretmenliğin nasıl yapılması gerektiğini bilmelerine rağmen idarecilerin akıl ve bilim dışı tutumlarından dolayı öğretmenliklerini gerçek anlamıyla gösteremedikleri halde bir gün belki en güzel şekilde bildiklerimizi uygulayabiliriz ışığını yüreklerinde taşıyan tüm değerli öğretmen arkadaşlarıma, herşeye rağmen var oldukları için teşekkürü bir borç bilirim.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat