Bir din ne kadar evrensel olursa olsun, bir toplumun kendi milli dokusuna göre yerel düzeyde yorumlanmadığı sürece o toplum dış müdahaleve hatta sömürgeci güçlerin saldırısına karşı dayanıksız bir yola girmiş olur. Son yıllarda ülkemiz ve toplumumuz, 13. Yüzyıldan bu yana sırtımızda hamal gibi taşıdığımız Arap din anlayışı hegemonyasının kıskacı altında yaşamaktadır. Osmanlı Devleti, İslam dinini kullanarak Arap-Fars din yorumunu Anadolu insanın tepesinde Demoklesin Kılıcı gibi sallandırarak dini siyasallaştırmış; bir zulüm ve baskı aracı haline getirmiştir.
Ulu Önder Atatürk, Osmanlı enkazından Türk ulusunu bağımsız bir millet olarak tarih sahnesine çıkarıp adeta yeniden yaratmıştır.
Bir din ne kadar evrensel olursa olsun, bir toplumun kendi milli dokusuna göre yerel düzeyde yorumlanmadığı sürece o toplum dış müdahaleve hatta sömürgeci güçlerin saldırısına karşı dayanıksız bir yola girmiş olur. Son yıllarda ülkemiz ve toplumumuz, 13. Yüzyıldan bu yana sırtımızda hamal gibi taşıdığımız Arap din anlayışı hegemonyasının kıskacı altında yaşamaktadır. Osmanlı Devleti, İslam dinini kullanarak Arap-Fars din yorumunu Anadolu insanın tepesinde Demoklesin Kılıcı gibi sallandırarak dini siyasallaştırmış; bir zulüm ve baskı aracı haline getirmiştir.
Ulu Önder Atatürk, Osmanlı enkazından Türk ulusunu bağımsız bir millet olarak tarih sahnesine çıkarıp adeta yeniden yaratmıştır.