Felsefî problemlerin bilimsel problemlerden bağımsız olduklarını ve kriz anları dışında felsefenin bilimsel çalışmaya girmediğini savunan pozitivizmin aksine, felsefî problemlerin sosyal bilimin merkezinde yer aldığını öne süren Giddens'a göre, bu ayrımları aşmada, sosyal teorinin inceleme-nesnesinin ne olması gerektiği sorusu belirleyici önemdedir. Sosyolojinin daha ziyade toplumsal dünyanın gerçek doğasını araştırmak yerine uygun bilgiyi üretme sorunuyla, toplumu nasıl bildiğimiz sorusuyla ilgilendiğini düşünen Giddens, bir gerçekliğin parçası olduğumuzu, gerçeklik anlayışımızın - dilimiz aracılığıyla şekillendiği için - büyük ölçüde bir yorum meselesi olduğunu, bu yüzden, epistemolojik sorunlara, yani gerçekliğin nasıl anlaşılabileceğine odaklanmak yerine ontolojiye yönelmemiz, yani farklı sosyal teori ve sosyoloji okullarının varlık veya oluş konusunu nasıl ele aldıklarını, toplumu meydana getiren şey olarak neyi gördüklerini araştırmamız gerektiğini düşünür. Felsefe ve farklı bilimlerin temel sorununun gerçekliğin doğası problemi olduğuna inanan ve post-pozitivizm ve modern hermeneutiğin de ontolojiye yöneldiğini düşünen Giddens'a göre bu ontoloji insan, insan davranışı, toplumsal yeniden-üretim ve toplumsal dönüşüm sorunlarını yeniden ele almalıdır. (Arka kapaktan)
Felsefî problemlerin bilimsel problemlerden bağımsız olduklarını ve kriz anları dışında felsefenin bilimsel çalışmaya girmediğini savunan pozitivizmin aksine, felsefî problemlerin sosyal bilimin merkezinde yer aldığını öne süren Giddens'a göre, bu ayrımları aşmada, sosyal teorinin inceleme-nesnesinin ne olması gerektiği sorusu belirleyici önemdedir. Sosyolojinin daha ziyade toplumsal dünyanın gerçek doğasını araştırmak yerine uygun bilgiyi üretme sorunuyla, toplumu nasıl bildiğimiz sorusuyla ilgilendiğini düşünen Giddens, bir gerçekliğin parçası olduğumuzu, gerçeklik anlayışımızın - dilimiz aracılığıyla şekillendiği için - büyük ölçüde bir yorum meselesi olduğunu, bu yüzden, epistemolojik sorunlara, yani gerçekliğin nasıl anlaşılabileceğine odaklanmak yerine ontolojiye yönelmemiz, yani farklı sosyal teori ve sosyoloji okullarının varlık veya oluş konusunu nasıl ele aldıklarını, toplumu meydana getiren şey olarak neyi gördüklerini araştırmamız gerektiğini düşünür. Felsefe ve farklı bilimlerin temel sorununun gerçekliğin doğası problemi olduğuna inanan ve post-pozitivizm ve modern hermeneutiğin de ontolojiye yöneldiğini düşünen Giddens'a göre bu ontoloji insan, insan davranışı, toplumsal yeniden-üretim ve toplumsal dönüşüm sorunlarını yeniden ele almalıdır. (Arka kapaktan)