Edebiyatın ve hayatın her alanında basma kalıp düşüncelere, tekdüzeliğe, mantıktan yoksun düşünme biçimine karşı çıkan Ataç, bu tavrını Söyleşiler'de de sürdürüyor.
"Bence halk da, yarı-aydınlar gibi, ancak öteden beri bellediği güzellikleri, yani eski bir güzelin taklitlerini anlar. Bunların büsbütün değersiz şeyler olduklarını söyleyemeyiz, onları ortaya koyanlar da bir ustalık gösterirler. Ama bunlar eskiden beri var olan güzelliklerdir, gerçek sanatın amacı ise baba-mirasına, geleneğe yeni değerler katmak, güzellik sınırlarını geliştirmektir. İşte bu türlü eserleri, yarı-aydınlar gibi, kalabalık kitleler, okurların çoğunluğu gibi, halk da hemen anlayıp alkışlayamaz."
Edebiyatın ve hayatın her alanında basma kalıp düşüncelere, tekdüzeliğe, mantıktan yoksun düşünme biçimine karşı çıkan Ataç, bu tavrını Söyleşiler'de de sürdürüyor.
"Bence halk da, yarı-aydınlar gibi, ancak öteden beri bellediği güzellikleri, yani eski bir güzelin taklitlerini anlar. Bunların büsbütün değersiz şeyler olduklarını söyleyemeyiz, onları ortaya koyanlar da bir ustalık gösterirler. Ama bunlar eskiden beri var olan güzelliklerdir, gerçek sanatın amacı ise baba-mirasına, geleneğe yeni değerler katmak, güzellik sınırlarını geliştirmektir. İşte bu türlü eserleri, yarı-aydınlar gibi, kalabalık kitleler, okurların çoğunluğu gibi, halk da hemen anlayıp alkışlayamaz."