Her alanda çok iyi araştırmacılar var, fakat bazı çalışma alanları farkında olmadan kendi tözcülüklerini de üretiyorlar. Mesela sınıf tözcülüğü diye bir şey var mı? Var. Toplumsal cinsiyet tözcülüğü diye bir şey var mı? Var, tabii ki var. Bu tarz toplumsal mekanizmaların tözcülüğüne düşülme olasılığı var mı? Var. Bu noktada kongre karşılaşmalar sayesinde buna karşı da bir güvence sunuyor. Bunlar sadece alansal tözcülükler olmayabiliyor çünkü kimi durumlarda politik kimliklere dönüşebiliyorlar, politik kimliklere dönüşümüyle birlikte orada politik mahallelere kendini eklemleyen araştırmacı grupları oluşabiliyor. Ve sadece araştırmacı olarak değil politik olarak farklı mahallelerden insanların kongreye ilavesini önemsiyorum. Kongreyi sahiplenmeleri ve sahiplenerek katkı sunmaları…
Bizim için şu anda hem çekirdek ekipte hem de genişleyen ekipte biz bu çeşitliliği çok net görebiliyoruz. Politik olarak da farklı mahallelerden insanların gelip emek verdiği, bildiri sunduğu ve yükü bir şekilde omuzladığı, böylesi yarattığı bir şey de var. Ben bunu işin başından beri sosyal bilim ve onun yöntemi, alan savunmaya dönük refleksi olarak görüyorum. Çünkü politik figürler açısından alan hiçbir şey ifade etmez ama alan savunusu farklı farklı insanları bir araya getirebilir. Bunun temel bir motivasyon kaynağı olduğunu, sosyal bilimlerin özerkliğini savunmaya yönelik refleksin aslında hepimizi birleştiren bir şey olduğunu da söylemek pekala mümkün."