Buket Akkaya, bu ilk kitabındaki bütün öykülerinde, yazma heyecanını okura duyumsatan bir dile sahip. Dilimizi hiç de acemice kullanmıyor. Hatta dilinin gizli bir olgunluğu var. İnsan malzemesini de yıpratmadan, eğriltip bükmeden, yalana hileye kaçmadan algıladığı gibi öykü formu içinde okuruyla buluşturuyor.
Onun öykülerinde kadın dünyasının daha derinlikli işlendiğine tanık oluyoruz. Kadını toplum yaşamı içindeki bütün halleriyle anlatmaya ve tanıklıklarını dile getirmeye özen gösteriyor. Öykünün olmazsa olmazı olan dramatik çatışmayı da yayıp dökmeden, tam dozunda tutarak sergilemeye özen gösteriyor. Her öyküsünde okura 'Nasıl bitecek?' sorusunu sordurmayı beceriyor… Öyküleri politik bir söylemi dile getirmiyor ama kahramanlarının toplumun ezilmiş, yenilmiş kesimlerinden seçilmiş olması, onun dolaylı olarak toplumcu gerçekçi bir yazar olacağını haber veriyor. Onun nereye baktığını ve neden o yana baktığını hissettiriyor.
Buket Akkaya, bu ilk kitabındaki bütün öykülerinde, yazma heyecanını okura duyumsatan bir dile sahip. Dilimizi hiç de acemice kullanmıyor. Hatta dilinin gizli bir olgunluğu var. İnsan malzemesini de yıpratmadan, eğriltip bükmeden, yalana hileye kaçmadan algıladığı gibi öykü formu içinde okuruyla buluşturuyor.
Onun öykülerinde kadın dünyasının daha derinlikli işlendiğine tanık oluyoruz. Kadını toplum yaşamı içindeki bütün halleriyle anlatmaya ve tanıklıklarını dile getirmeye özen gösteriyor. Öykünün olmazsa olmazı olan dramatik çatışmayı da yayıp dökmeden, tam dozunda tutarak sergilemeye özen gösteriyor. Her öyküsünde okura 'Nasıl bitecek?' sorusunu sordurmayı beceriyor… Öyküleri politik bir söylemi dile getirmiyor ama kahramanlarının toplumun ezilmiş, yenilmiş kesimlerinden seçilmiş olması, onun dolaylı olarak toplumcu gerçekçi bir yazar olacağını haber veriyor. Onun nereye baktığını ve neden o yana baktığını hissettiriyor.