^#smrgSAHAF Suları Nasıl Tükettik -

Giderek etkisini daha çok gösteren küresel çevre sorunları, tüm diğer doğal kaynaklar gibi suları da tehdit ediyor. Suların tehlike altında olması demekse gezegenimizdeki yaşamın sürekliliğinin doğrudan tehlike altında olması anlamına geliyor. Bu yüzden de gezegenimizin su sistemleri en öncelikli olarak korunması gereken doğal zenginlikler arasında. Su kaynaklarının durumunun değerlendirilmesi ve koruma stratejileri geliştirilmesi de doğal olarak sürdürülebilirlik çalışmalarında önemli bir yer tutuyor. Dünya kamuoyunun söz konusu sorunun boyutlarını ve ciddiyetini fark etmesi, geliştirilen stratejilerin uygulanabilmesi açısından çok önemli. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan bu yılın başında çıkan Suları Nasıl Tükettik adlı kitap, Worldwatch Enstitüsü'nün biri tatlı su sistemleri, diğeri okyanus sistemleri üzerine iki ayrı raporunu bir araya getiren ve kamuoyunun dikkatine sunan değerli bir kaynak.

suları nasıl tükettikKitabın ilk ana bölümünün başında insanlığın sözüm ona kendi refahı için tatlı su ekosistemlerini sorumsuzca kullanmasının ve tüketmesinin ne gibi çevre felaketlerine yol açtığı anlatılıyor ve bu kaynaklar tüketilirken sağlanan faydadan çok daha fazla zarara uğrandığı vurgulanıyor. Nehirlerin, sulak alanların, taşkın ovalarının ve diğer tatlı su ekosistemlerinin sağladığı imkânlar ve ürünler (teknik adıyla ekosistem hizmetleri) ve bu hizmetlerin sağlanamamasının yol açabileceği, bazısı felaket niteliğindeki sorunlar açıklanıyor. İlk ana bölümün “Hasar Tespiti” başlıklı kısmı insan faaliyetlerinin tatlı su ekosistemleri ve bunların sundukları hizmetler üzerindeki etkilerini anlatıyor. Sonraki bölüm dünyanın çeşitli bölgelerinde başarılı örnekleri bulunan, güvenli içme suyu temini için su havzalarını koruma stratejilerini, su havzalarını koruyarak arıtma tesisleri kurmaktan kurtulunmasını sağlayan başarılı projeleri anlatıyor. Sonraki kısımda biyoçeşitliliği korumanın uzun vadede gıda güvenliğine yapacağı katkı irdeleniyor ve ekosistemlerin ve tarımın sürdürülebilirliğini bir arada sağlamanın önemi vurgulanıyor. Kitabın ilk ana bölümü, su politikalarını ve su kaynaklarını sürdürülebilir biçimde yönetmede -ve korumada- gözetilmek üzere öncelikli strateji önerileriyle sona eriyor.

“Okyanuslar Tehlikede” başlıklı ikinci ana bölüm, Worldwatch Enstitüsü'nün Denizlerdeki Biyolojik Çeşitliliği Korumak adlı raporundan uyarlanmış. Bu bölümde okyanus ekosistemlerindeki biyoçeşitliliğin önemi ve bu ekosistemlerin insan etkilerinden dolayı karşı karşıya olduğu tehlikeler anlatılıyor. Bölümün sonunda bu tehlikeleri bertaraf etmeye yönelik strateji önerileri yer alıyor. Yazarlar bu bölümde “balık avlama özgürlüğünü ve denizlerin serbest olmasını savunan mevcut varsayımların yerini, ‘denizlere özgürlük' kavramının alması gerektiği” prensibini vurguluyor.

Çok sayıda grafik, fotoğraf ve bilgi kutusuyla zenginleşen kitap sade ve anlaşılır bir dille yazılmış ve akıcı bir kurguya sahip. Kitabın kamuoyunda su kaynaklarının ve ekosistemlerinin sürdürülebilirliği konusunda farkındalık yaratmasını diliyoruz.

İnsanoğlu, gezegendeki tüm kaynaklarla birlikte suları da acımasızca ve hesapsızca sömürüyor, tüketiyor.

Denizlerde aşırı avlanma, kirlilik ve ticari su ürünleri ek olarak küresel ısınmanın da etkileri görülmeye başlanıyor. Tatlı su kaynaklarımız ise büyük barajlar gibi projelerle, nehir yataklarının değiştirilmesiyle, sulak alanların kurutulmasıyla, şehirlerdeki aşırı su tüketimiyle tehlike altına giriyor.

Suları Nasıl Tükettik? Suların bizi beslemeye devam etmesi için insanlığın ne yapması gerektiğini anlatıyor.

İÇİNDEKİLER

1. Hasar Tespiti-Bu noktaya nasıl geldik?
2. Güvenli İçme Suyu İçin Sağlıklı su Havzaları
3. Ekosistem Güvenliği Sayesinde Gıda Güvenliği
4. Tehditleri Azaltmak, Esnekliği Korumak
5. 21. Yüzyıl su Politikalarını Tanıtmak