İçeride iktidarını kuran Abdülhamid o zaman gerçek çapını gösterebilmiş ve ortaya, imtiyazları konusunda son derece kıskanç, ülkesinin korunmasına ve kalkınmasına tutkuyla bağlı, tam bir devlet adamı çıkmıştır. İmparatorluğa yakıştırılan hasta adam" nitelemesini asla kabul etmeyen Abdülhamid, Osmanlı devletini ne pahasına olursa olsun güçlendirmeye ve gerçek yerine tekrar kavuşturmaya kararlıydı...
Abdülhamid kişiliğinin, dönemin karikatüristlerinin kalemlerinden dökülen kanlı canavar veya paranoyak hükümdar çizgilerine indirgenemeyeceğine kuşku yoktur. İktidar hakkında otoriter bir algıya sahip olan Abdülhamid, devrine damgasını vurmuş ve ardında pek çok iz bırakmış, kendi içinde tutarlı bir ıslahatçıydı. Ama altı yüzyıllık, yaşlanmış bir imparatorluğun başına geçmiş ve imparatorlukların günlerinin her halükârda sayılı olduğu bir dönemde iktidara gelmişti. Osmanlı İmparatorluğu'nu büyük bir modern devlet ve büyük bir İslam gücü haline getirme düşünde başarısızlığa uğrayacaktı. Kabul etmek gerekir ki, önüne koyduğu bu hedef tek bir insanın sınırlarını çok aşıyordu. Ama sonuç olarak kendisini Yıldız Sarayı'nın içinde yalnızlığa mahkûm eden de o değil miydi?" -François Georgeon (Kitaptan)
İçeride iktidarını kuran Abdülhamid o zaman gerçek çapını gösterebilmiş ve ortaya, imtiyazları konusunda son derece kıskanç, ülkesinin korunmasına ve kalkınmasına tutkuyla bağlı, tam bir devlet adamı çıkmıştır. İmparatorluğa yakıştırılan hasta adam" nitelemesini asla kabul etmeyen Abdülhamid, Osmanlı devletini ne pahasına olursa olsun güçlendirmeye ve gerçek yerine tekrar kavuşturmaya kararlıydı...
Abdülhamid kişiliğinin, dönemin karikatüristlerinin kalemlerinden dökülen kanlı canavar veya paranoyak hükümdar çizgilerine indirgenemeyeceğine kuşku yoktur. İktidar hakkında otoriter bir algıya sahip olan Abdülhamid, devrine damgasını vurmuş ve ardında pek çok iz bırakmış, kendi içinde tutarlı bir ıslahatçıydı. Ama altı yüzyıllık, yaşlanmış bir imparatorluğun başına geçmiş ve imparatorlukların günlerinin her halükârda sayılı olduğu bir dönemde iktidara gelmişti. Osmanlı İmparatorluğu'nu büyük bir modern devlet ve büyük bir İslam gücü haline getirme düşünde başarısızlığa uğrayacaktı. Kabul etmek gerekir ki, önüne koyduğu bu hedef tek bir insanın sınırlarını çok aşıyordu. Ama sonuç olarak kendisini Yıldız Sarayı'nın içinde yalnızlığa mahkûm eden de o değil miydi?" -François Georgeon (Kitaptan)