#smrgKİTABEVİ Süveyş Kanalı ve Osmanlı İmparatorluğu - 2024

Editör:
Ali Berktay
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786254297205
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199222728
Boyut:
15x23
Sayfa Sayısı:
240
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Çeviren:
Alp Tümertekin
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Le Canal De Suez Et L'empire Ottoman
Kategori:
indirimli
140,40
Havale/EFT ile: 136,19
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199222728
609498
Süveyş Kanalı ve Osmanlı İmparatorluğu -        2024
Süveyş Kanalı ve Osmanlı İmparatorluğu - 2024 #smrgKİTABEVİ
140.40
Süveyş Kanalı 17 Kasım 1869'da Fransa İmparatoriçesi Eugénie'nin de katıldığı büyük törenlerle açıldı. 1859'da başlayan ve yaklaşık on yıl süren yapımı hem Büyük Britanya, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasında hem de doğrudan Mısır Hıdivliği ile Babıâli arasında çeşitli ihtilaflar, müzakereler ve uzlaşmalarla şekillenen uzun bir süreç olmuştu.

Prof. Dr. Faruk Bilici'nin bu çalışmasını aynı konuda yazılmış çok sayıda eserden ayıran, yazarın bugüne kadar ihmal edilmiş Osmanlı kaynakları ve dönemin Osmanlı basınında yaptığı titiz arşiv çalışmasıdır. Süveyş Kanalı ve Osmanlı İmparatorluğu eksik kalmış bu yönü tamamlamakta, Süveyş Kanalı projesinin ve inşa sürecinin İstanbul'dan ve Kahire'den nasıl görüldüğünü gözler önüne sermektedir.

Bilici, “Avrupalı alacaklıların Mısır ve Osmanlı maliyesine tamamen hâkim olmalarına karşı Osmanlı İmparatorluğu'nun gösterdiği son direnişi” temsil ettiğini belirttiği Süveyş Kanalı sürecini, Babıâli, Britanya ve Fransa hükümetleri, Avrupa'daki Osmanlı sefirleri, proje sahibi ve Süveyş Kanalı Şirketi'nin kurucusu Ferdinand de Lesseps ile Mısır Hıdivi İsmail Paşa arasındaki yazışmalar ve Osmanlı kaynaklarındaki çeşitli belgeler üzerinden takip ederken, dönemin Osmanlı basınına da yer veriyor.

Süveyş meselesiyle Tanzimat döneminde karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti'nin tavrını, öncelikle hükümranlık haklarıyla ilgili kaygılar belirlemişti. Kanal'ın deniz ticaretine ve seyrüsefere açılmasıyla dünya ekonomik sistemiyle bütünleşecek Mısır'ın İstanbul ile olan bağlarının gevşeyeceğinden endişe ediliyordu. İki deniz arasında seyredilebilecek yeni bir yolun açılmasının Batılı güçlere er geç Mısır'a müdahale imkânı tanıyacağını düşünen Babıâli, bunun da Mısır'daki hükümranlığını kaybetmesine neden olacağına inanıyordu.

Tarih bu endişelerin yerinde olduğunu kanıtladı.
Süveyş Kanalı 17 Kasım 1869'da Fransa İmparatoriçesi Eugénie'nin de katıldığı büyük törenlerle açıldı. 1859'da başlayan ve yaklaşık on yıl süren yapımı hem Büyük Britanya, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasında hem de doğrudan Mısır Hıdivliği ile Babıâli arasında çeşitli ihtilaflar, müzakereler ve uzlaşmalarla şekillenen uzun bir süreç olmuştu.

Prof. Dr. Faruk Bilici'nin bu çalışmasını aynı konuda yazılmış çok sayıda eserden ayıran, yazarın bugüne kadar ihmal edilmiş Osmanlı kaynakları ve dönemin Osmanlı basınında yaptığı titiz arşiv çalışmasıdır. Süveyş Kanalı ve Osmanlı İmparatorluğu eksik kalmış bu yönü tamamlamakta, Süveyş Kanalı projesinin ve inşa sürecinin İstanbul'dan ve Kahire'den nasıl görüldüğünü gözler önüne sermektedir.

Bilici, “Avrupalı alacaklıların Mısır ve Osmanlı maliyesine tamamen hâkim olmalarına karşı Osmanlı İmparatorluğu'nun gösterdiği son direnişi” temsil ettiğini belirttiği Süveyş Kanalı sürecini, Babıâli, Britanya ve Fransa hükümetleri, Avrupa'daki Osmanlı sefirleri, proje sahibi ve Süveyş Kanalı Şirketi'nin kurucusu Ferdinand de Lesseps ile Mısır Hıdivi İsmail Paşa arasındaki yazışmalar ve Osmanlı kaynaklarındaki çeşitli belgeler üzerinden takip ederken, dönemin Osmanlı basınına da yer veriyor.

Süveyş meselesiyle Tanzimat döneminde karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti'nin tavrını, öncelikle hükümranlık haklarıyla ilgili kaygılar belirlemişti. Kanal'ın deniz ticaretine ve seyrüsefere açılmasıyla dünya ekonomik sistemiyle bütünleşecek Mısır'ın İstanbul ile olan bağlarının gevşeyeceğinden endişe ediliyordu. İki deniz arasında seyredilebilecek yeni bir yolun açılmasının Batılı güçlere er geç Mısır'a müdahale imkânı tanıyacağını düşünen Babıâli, bunun da Mısır'daki hükümranlığını kaybetmesine neden olacağına inanıyordu.

Tarih bu endişelerin yerinde olduğunu kanıtladı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat