#smrgKİTABEVİ Tanklar ve Sözcükler: Türk Ordusunun Medya ve Siyasete "Spin Etkisi" -
Katılımcılardan biri,"ABD, İngiltere gibi çağdaş ülkelerde askerler siyasetten uzak dururken, Türkiye'de neden siyasete müdahil oluyorlar? Bu demokratik midir?" sorusunu bir şekilde soruyor.
Hakkında en çok konuşulan ancak çok az şey bilinen Türk ordusunu, neredeyse hakkında hiçbir şey bilmedikleri çağdaş ülke ordularıyla siyasi pratikler üzerinden karşılaştıran soru sahiplerine ben de bu konuda ne bildiklerini soruyorum. Yanıtları genellikle suskunluk ya da genel geçer bilgilerden öteye gitmiyor.
Onlara Hol!ywood'da Pentagon'un bir bürosu olduğunu, 1-2 protest yapımcı/yönetmen dışında film senaryolarının bu büroya 5 kopya halinde sunulduğunu, Pentagon yetkililerinin, filmlerdeki tüm diyalogları Amerikan politikaları doğrultusunda denetleyip düzenlediklerini bilip bilmediklerini soruyorum.
Ya da demokrasinin beşiği İngiltere'de, başta ordu komutanı olmak üzere generallerin İngiliz politikaları hakkında kamuoyu önünde tartıştığını, Irak konusunda -ki son kertede Tony Blair'in başbakanlığı bırakmasına neden olan- bu işin ayyuka çıktığından haberleri olup olmadığını soruyorum. Deneyimlerim TSK'nın iletişimi ve diğer ülkelerle karşılaştırılması konusunda ciddi anlamda kafa yoranımızın pek olmadığını gösteriyor. "Çağdaş ülkelerde asker siyasete karışmaz" klişesini aşabilen de pek yok. Üstelik bu klişe cümle medya aracılığıyla sürekli yeniden, yeniden üretiliyor.
Tanklar ve Sözcükler, ordular ve iletişim, TSK ve iletişim sorun alanlarında genel bir değerlendirme yapmayı amaçlıyor. Dahası 27 Mayıs'a 'ihtilal', 12 Mart'a 'muhtıra', 12 Eylül'e 'darbe', 28 Şubat'a 'postmodern darbe' ve 27 Nisan'a 'geceyarısı muhtırası/e-muhtıra' adlandırmalarda algısal ipuçları ortaya konan müdahalelere de göz atıyor. Bu kitap adını Sincan'dan geçen tanklar ve sözcükler arasında kurulan ilişkilerden ve bu ilişkilerin bağlamından alıyor. Türk ordusu, siyaset ve medyayla ilgileniyorsanız bu kitaptan yeni şeyler öğreneceksiniz.
Katılımcılardan biri,"ABD, İngiltere gibi çağdaş ülkelerde askerler siyasetten uzak dururken, Türkiye'de neden siyasete müdahil oluyorlar? Bu demokratik midir?" sorusunu bir şekilde soruyor.
Hakkında en çok konuşulan ancak çok az şey bilinen Türk ordusunu, neredeyse hakkında hiçbir şey bilmedikleri çağdaş ülke ordularıyla siyasi pratikler üzerinden karşılaştıran soru sahiplerine ben de bu konuda ne bildiklerini soruyorum. Yanıtları genellikle suskunluk ya da genel geçer bilgilerden öteye gitmiyor.
Onlara Hol!ywood'da Pentagon'un bir bürosu olduğunu, 1-2 protest yapımcı/yönetmen dışında film senaryolarının bu büroya 5 kopya halinde sunulduğunu, Pentagon yetkililerinin, filmlerdeki tüm diyalogları Amerikan politikaları doğrultusunda denetleyip düzenlediklerini bilip bilmediklerini soruyorum.
Ya da demokrasinin beşiği İngiltere'de, başta ordu komutanı olmak üzere generallerin İngiliz politikaları hakkında kamuoyu önünde tartıştığını, Irak konusunda -ki son kertede Tony Blair'in başbakanlığı bırakmasına neden olan- bu işin ayyuka çıktığından haberleri olup olmadığını soruyorum. Deneyimlerim TSK'nın iletişimi ve diğer ülkelerle karşılaştırılması konusunda ciddi anlamda kafa yoranımızın pek olmadığını gösteriyor. "Çağdaş ülkelerde asker siyasete karışmaz" klişesini aşabilen de pek yok. Üstelik bu klişe cümle medya aracılığıyla sürekli yeniden, yeniden üretiliyor.
Tanklar ve Sözcükler, ordular ve iletişim, TSK ve iletişim sorun alanlarında genel bir değerlendirme yapmayı amaçlıyor. Dahası 27 Mayıs'a 'ihtilal', 12 Mart'a 'muhtıra', 12 Eylül'e 'darbe', 28 Şubat'a 'postmodern darbe' ve 27 Nisan'a 'geceyarısı muhtırası/e-muhtıra' adlandırmalarda algısal ipuçları ortaya konan müdahalelere de göz atıyor. Bu kitap adını Sincan'dan geçen tanklar ve sözcükler arasında kurulan ilişkilerden ve bu ilişkilerin bağlamından alıyor. Türk ordusu, siyaset ve medyayla ilgileniyorsanız bu kitaptan yeni şeyler öğreneceksiniz.