19. yüzyıl Osmanlı Devleti'nin Batılılaşmaya başladığı bir dönemi işaret eder. Bu dönemde Türk edebiyatının tanıştığı önemli edebî formlardan biri romandır. Romanın bu ilk örnekleri ülkede devam eden yenileşme hareketinin yerleşmesi ve hız kazanması amacıyla çoğunlukla halkı bilgilendirmek veya yönlendirmek için yazılmıştır. Bu dönem romanları üzerine farklı bakış açılarıyla yapılacak çeşitli okumalar roman türünün bizdeki gelişiminin yanı sıra Osmanlı aydınının bu süreci nasıl anladığı, yorumladığı ve beraberinde nasıl bir tutum sergilediği hakkında da önemli bilgiler verecektir.
Bu çalışmada roman türünün ve insanın var oluşunun iki temel vazgeçilmezlerinden olan zaman-mekân ikilisinden mekân kavramı üzerinde durulmaktadır.
İnsanın var oluşunun çoğunlukla zaman üzerinden tanımlandığı bir dönemin ardından mekân kavramının öne çıkarılmaya başlandığı günümüzde birçok sosyal bilim kendi sahasını bu bakış açısıyla yeniden ele almaya ve inşa etmeye başlamıştır.
Olayların ve çoğunlukla zamanın öncelendiği bir anlayışla kaleme alınan Tanzimat Dönemi romanlarında mekânın nasıl ele alındığı, yazarların mekânı nasıl algıladıkları, ne tür mekânlara yer verdikleri ve bunun ülkenin içinde bulunduğu süreçle olan ilgisi ve söz konusu sürecin aynı zamanda Osmanlı bürokratı olan yazarlar tarafından nasıl yönetildiği bu çalışmada ele alınan başlıca hususlardandır. Tanzimat Dönemi romanlarını bu açıdan ele alan müstakil bir araştırma olmadığından, bu çalışmamızın -başlangıcı ifade etmesi sebebiyle- aynı konuyu farklı dönemler için inceleyecek araştırmacılar için bir kıyaslama imkânı veya ortamı sağlayacağı düşünülmektedir.