#smrgKİTABEVİ Tarih-i Güzide : Zikr-i Padişâhân-i Selçukiyân - 2015
Târîh-i Güzîde'nin dördüncü bâbının altıncı faslı "Zikr-i Pâdişâhân-i Selçûkiyân" başlığıyla Selçuklulara ayrılmış ve Selçuklu tarihi üç şubeye taksim edilmiştir. Birinci şubede Selçukluların zuhurundan başlayıp günümüzde Büyük Selçuklular ve Irak Selçukluları olarak isimlendirilen dönem hakkında, ikinci şubede Kirmân Selçukluları ve üçüncü şubede ise Rûm'daki Selçuklular yani Anadolu Selçukluları hakkında bilgi verilmektedir.
"… İslâm döneminde hüküm süren devletlerin yöneticilerinin her biri, bir ayıp ve kire bulaşmışlardı: Meselâ Benî Ümeyye zındık, Mu'tezilî ve Hâricî; Benî Abbâs'dan bazıları Mu'tezilî; Benî Leys ve Âl-i Büveyh Râfızî; Gaznevîler, Hârezmşâhîler ve Salgurîler ise asla ve esasa saygısız idiler. Selçuklular ise bu ayıp ve kusurlardan temiz, Sünnî, pâk dîn, iyi ve güzel i'tikâdlı, hayır sahibi ve ra'iyyete müşfik idiler…"
"… Onlara isyân eden Selçuklu emîrleri ve atabeglerinin her biri bir belâya tutuldu. Kurtulma vesîlesi aradıkları her yerden bir musîbet ve zillet gördüler. Velinimetlerine karşı verdikleri sözü tutmamaları sebebiyle helâk rüzgârı, ansızın geldi. Hak Subhâne ve Teâlâ, hiç kimseyi nimet kâfirliğine giriftâr etmesin…"
Bu eserin, son yıllarda artan Selçuklu tarihine ilgiye katkıda bulunacağını ümit ediyor ve Arap asıllı bir yazarın olaylara nasıl baktığını görmenin tarih meraklıları için ufuk açıcı olacağını düşünüyoruz.
Târîh-i Güzîde'nin dördüncü bâbının altıncı faslı "Zikr-i Pâdişâhân-i Selçûkiyân" başlığıyla Selçuklulara ayrılmış ve Selçuklu tarihi üç şubeye taksim edilmiştir. Birinci şubede Selçukluların zuhurundan başlayıp günümüzde Büyük Selçuklular ve Irak Selçukluları olarak isimlendirilen dönem hakkında, ikinci şubede Kirmân Selçukluları ve üçüncü şubede ise Rûm'daki Selçuklular yani Anadolu Selçukluları hakkında bilgi verilmektedir.
"… İslâm döneminde hüküm süren devletlerin yöneticilerinin her biri, bir ayıp ve kire bulaşmışlardı: Meselâ Benî Ümeyye zındık, Mu'tezilî ve Hâricî; Benî Abbâs'dan bazıları Mu'tezilî; Benî Leys ve Âl-i Büveyh Râfızî; Gaznevîler, Hârezmşâhîler ve Salgurîler ise asla ve esasa saygısız idiler. Selçuklular ise bu ayıp ve kusurlardan temiz, Sünnî, pâk dîn, iyi ve güzel i'tikâdlı, hayır sahibi ve ra'iyyete müşfik idiler…"
"… Onlara isyân eden Selçuklu emîrleri ve atabeglerinin her biri bir belâya tutuldu. Kurtulma vesîlesi aradıkları her yerden bir musîbet ve zillet gördüler. Velinimetlerine karşı verdikleri sözü tutmamaları sebebiyle helâk rüzgârı, ansızın geldi. Hak Subhâne ve Teâlâ, hiç kimseyi nimet kâfirliğine giriftâr etmesin…"
Bu eserin, son yıllarda artan Selçuklu tarihine ilgiye katkıda bulunacağını ümit ediyor ve Arap asıllı bir yazarın olaylara nasıl baktığını görmenin tarih meraklıları için ufuk açıcı olacağını düşünüyoruz.