#smrgKİTABEVİ Tarih-i Raşid ve Zeyli 3 Cilt TAKIM - 2013

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Klasik Kitaplar 2
ISBN-10:
6055245122
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Abdülkadir Özcan, Yunus Uğur, Baki Çakır, Ahmet Zeki İzgöer
Stok Kodu:
1199155516
Boyut:
20x26
Sayfa Sayısı:
1952 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Çeviren:
Halit Özkan, Asuman Erkan Emin, Hakkı Uygur, Turga
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
1.564,00
Havale/EFT ile: 1.517,08
KARGO ÜCRETSİZ
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199155516
541671
Tarih-i Raşid ve Zeyli 3 Cilt TAKIM -        2013
Tarih-i Raşid ve Zeyli 3 Cilt TAKIM - 2013 #smrgKİTABEVİ
1564.00
TAKDİM ve TEŞEKKÜR

Ülkemizde olduğu kadar uluslararası düzeyde de Osmanlı tarihi ve medeniyetine yönelik gittikçe artan ilginin, geçen on yıl içinde akademik niteliği haiz çok sayıda çalışmaya zemin hazırladığı herkesçe malumdur. Söz konusu ilgi, Osmanlı tarih ve medeniyetinin pek çok alanında hatırı sayılır bir literatürün oluşmasına vesile olmuştur. Siyasî, kültürel, ilim ve düşünce hayatı konusunda birincil kaynakların neşri konusundaki eksiklik ise hâlen devam etmektedir. Bu eksikliğin giderilmesi ancak Osmanlı hayatını yansıtan klasiklerin kütüphane raflarındaki yalnızlıklarına son verip onları neşretmekle mümkün olacaktır. Sadece Osmanlı'yı değil, günümüz Türkiye'sini de daha sağlıklı bir şekilde anlamamıza vesile olacak bu neşir faaliyeti, okuyucunun söz konusu eserlere daha rahat ulaşmasını sağlayacağı gibi haklarında yeni çalışmaların yapılmasına da imkan tanıyacak ve mazimiz üzerindeki kalın cehalet perdesinin bir parça olsun kaldırılmasına kapı aralayacaktır.

Osmanlı tarih ve medeniyetinin tüm yönleri ile daha yakından tanınmasını sağlama amacını taşıyan Bilim ve Sanat Vakfı Türkiye Araştırmaları Merkezi (BSVTAM) bu düşünceler doğrultusunda, yazma halindeki bazı klasik eserlerin yayına hazırlanmasını kararlaştırmıştır. Şüphesiz bu tür klasik eserlerin yayına hazırlanması sırasında; yazma nüshalarının tespit ve değerlendirilmesinden başlayıp, bunların karşılaştırılmasına, doğru bir şekilde günümüz harflerine aktarılmasına, notlandırılmasına, dizinlenmesine kadar süren zorlu ve dikkat isteyen bir süreçten geçmek elzemdir. Bundan dolayı, hem yayınlanacak eserlerin, hem de bu eserleri yayına hazırlayacak değerli ilim adamlarının tespitinde azami düzeyde seçici davranmayı ilke edindik.

Osmanlı tarihini derinlemesine tanımamıza imkan sağlayacak bu dizinin ilk eseri 2007 yılında yayınladığımız Kınalızade Ali Çelebi'inin Ahlâkı Alâi'si idi. İkinci eser olarak, Osmanlı vekayinameleri (kronikleri) arasında müstesna bir yere sahip olan Mehmed Raşid'in (16701735) Târîhi Râşid'i ve Küçük Çelebizâde İsmail Âsım Efendi'nin (16851760) ona yaptığı zeyli (ilave cildi) yayınlamayı uygun gördük. Meşhur Naîmâ Tarihi'nin kapsadığı son yıldan, yani 1660'tan 1729 tarihine kadar olayları ihtiva eden bu iki eser, dönemi ve genel olarak Osmanlı tarihini anlamak açısından vazgeçilemez kaynaklar arasında yer almıştır. Nitekim yazılır yazılmaz nüshaları çoğaltılmaya başlamış, Müteferrika matbaasında basılmış ve bu sayede sonraki dönemlerde de sıkça kullanılmıştır. Biz de bu yayını gerçekleştirirken Müteferrika baskısını esas alarak Süleymaniye Kütüphanesi Hekimoğlu ve Reisülküttab nüshaları ile Medine nüshasını kullandık.

Yıllar önce BSVTAM bünyesindeki bir grup arkadaşın başlattığı bu çalışma böylece çok önemli bir eserin neşri ile sonuçlanmış oldu. İslam ve Osmanlı tarihi alanlarında metin tecrübesine sahip ve ilmî çalışmalarını yürütmekte olan bu grup yıllar içerisinde genişleyerek eserin ilk okumasını yaptı ve dizgisini gerçekleştirdi. Bu grupta yer alan Osman Sacid Arı, Abdülkerim Asilsoy, Ebubekir Ceylan, Fatih Çalışır, Hilal Çay, Yasemin Erdinç Çiçek, Selman Dilek, Sevgi Güneş, Fulya İbanoğlu, Taha İmamoğlu, F. Samime İnceoğlu, Sabite İnceoğlu, Abdülhamit Kırmızı, Haşim Koç, Kemal Faruk Molla, Şule Mutlu, Emine Özdemir, N. Bilge Özelİmanov, Sümeyye Parıldar, Reyhan Sarıkaya, Fatma Sel Turhan, Fatma Silkin, Zeynep Süslü Berktaş, Cengiz Şeker, Menekşe Türkmen, Yunus Uğur, Nilüfer Usta, Hüseyin Üçyiğit, Neşe Vona, Asiye Yılmaz ve Gülsüm Yiğit'e böylesine büyük bir yükü omuzlama konusunda verdikleri destek için müteşekkiriz. Grubun yorgun düştüğü bir zamanda Baki Çakır ve Ahmet Zeki İzgöer yardıma koştu ve özellikle 46. ciltlerin transkripsiyonunu ve metinlerin ikinci okumasını üstlendiler. Osman Sacid Arı ve Zeynep Süslü Berktaş metnin ikinci defa gözden geçirilmesi sürecinde büyük emek verdiler. Halit Özkan ve Asuman Erkan Emin metindeki Arapça ibarelerin Hakkı Uygur ve Turgay Şafak ise Farsça ibarelerin çevirisini yaptılar. Özgür Oral eser üzerinde çalıştı ve indeksi için büyük gayret sarf etti. Ahmet Zeki İzgöer eseri baştan sona titizlikle tarayarak hem redaksiyon yapmış oldu hem de kapsamlı bir indeks hazırladı. Betül Algın ve Zeynep Trabzonlu, Ahmet Zeki Bey'e yardımcı oldu. Mehmet İpşirli hocamıza en baştan itibaren çeşitli meselelerle ilgili danıştık. Himmetleri dâim olsun.

Abdülkadir Özcan hocamız bu eserin hazırlanma sürecindeki en önemli isimdir. Eserin önemi, nüshaları, metnin ve indeksin satır satır kontrolü, giriş yazıları ile baştan sona tüm süreçlerde bizim yanı başımızda oldu. Târîhi Râşid'de olduğu gibi başka birçok Osmanlı tarih eserinin neşrine rehberlik eden hocamıza tarihçiler olarak medyunı şükranız. Yayın sürecinin çeşitli aşamalarında katkısı bulunan yayınevinden Özgür Oral ve Hayat Ajans'tan Salih Pulcu ve Ayşenur Gönen başta olmak üzere diğer zevâta da teşekkürü bir borç biliyoruz. Bu uzun süreç ve büyük gayret kurumsal bir destek ve motivasyon olmadan olamazdı. Mustafa Özel ve Faruk Deniz şahsında Bilim ve Sanat Vakfı yöneticilerine ve bu eseri gündemine alıp bu aşamaya getiren Türkiye Araştırmaları Merkezi'nin değerli mensuplarına ve özellikle Coşkun Çakır, Şevket Kamil Akar, Yücel Bulut, F. Samime İnceoğlu, Zahit Atçıl, Serhat Aslaner ve Yusuf Ziya Altıntaş'a katkı ve teşviklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.

Sizi bu çok değerli eserle baş başa bırakırken; bundan sonra yayınlayacağımız diğer klasik eserler için her türlü katkınızı beklediğimizi belirtiyor ve bu tür kaliteli ve emek mahsulü yayınların sayısının hızla artmasını ümit ediyoruz. - Yunus Uğur - Bilim ve Sanat Vakfı, Türkiye Araştırmaları Merkezi

ÖNSÖZ

XV. yüzyılda daha ziyade şifahî kaynaklara dayalı menâkıbnâme ve destanlarla başlayan Osmanlı tarihçiliği, II. Murad ve II. Mehmed devirlerinde gazânâme, takvim, anonim Tevârîhi Âli Osman ve şehnâme türü eserlerle devam etmiş, ilk standart örneklerini ise II. Bayezid'in saltanatı döneminde vermiştir. Gerçekten bu dönemde bir yandan geleneksel gazânâme ve anonim Osmanlı tarihleri meydana getirilirken, diğer yandan da bu padişahın şifahî emriyle ilk umumi Osmanlı tarihleri kaleme alınmıştır.

Geleneksel gazânâme (gazavâtnâme) türü, Yavuz Sultan Selim'in saltanatı zamanında daha ziyade "Selimnâme", bunun oğlu ve halefi Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise "Süleymannâme" adları altında devam ederken, Fatih döneminde Osmanlı tarihini İslâm tarihinin uzantısı olarak gören Şükrullah'ın yazdığı Behcetü't-tevârîh istisna tutulursa asıl büyük dünya ve genel Osmanlı tarihlerinin XVI. yüzyıl sonlarından itibaren telif edildiği söylenebilir.

Yarı resmî devlet veya daha doğru bir ifadeyle süslü ve minyatürlü saray tarihçiliği olan şehnâmenüvîsliğin Fatih döneminde ortaya çıktığı, fakat asıl kalıcı ve güzel örneklerini XVI. yüzyıl sonlarından itibaren verdiği, XVII. yüzyıldan sonra ise kaybolmaya başladığı malumdur.

Fakat henüz gerçek anlamda resmî devlet tarihçiliği yoktur. XVII. yüzyılın ikinci yarısında (1663-1664) IV. Mehmed'in şifahî emriyle Vek?yinâme'sini yazmaya başlayan Abdurrahman Abdi Paşa'yı resmî devlet tarihçisi saymak mümkün değildir. Zira daha önce de II. Bayezid İdrîsi Bitlisî ile İbn Kemal (Kemalpaşazâde)'e şifahî emirleriyle tarihler yazdırmıştı. Osmanlı Devleti tarihinde resmî devlet tarihçiliği demek olan vak'anüvisliğin (aslı vek?yi'nüvîslik) Dîvânı Hümâyun kalemlerinden biri olarak teşkili XVIII. yüzyıl başında II. Mustafa'nın saltanatı (1695-1703) ve Amcazâde Hüseyin Paşa'nın sadrazamlığı (1697-1702) zamanında olduğu kesindir. Böylece Osmanlı tarih yazıcılığında yeni bir tür ortaya çıkmış ve bazı aksaklıklarla saltanatın sonuna kadar kesintisiz devam etmiştir. Bu arada resmî olmayan (amatör) tarihçilik her dönemde varlığını sürdürmüş ve güzel örnekler vermiştir.

Bizim neşrini hazırladığımız Târîhi Râşid, ilk resmî vak'anüvis Naîmâ Mustafa Efendi'nin bıraktığı (1660) yılından başlayan ve 1722 (Çelebizâde zeyliyle birlikte 1729) yılına kadar devam eden bir dönemin tarihidir. Naîmâ Tarihi gibi, ilk Türk matbaasında 1153 yılında üç cilt, 1282 yılında da beş cilt halinde iki defa basılıp yayımlanmakla Târîhi Râşid çok okunan ve kullanılan kaynaklar arasında yer almıştır. Bizim Târîhi Râşid'le ilk temasımız Defterdar Sarı Mehmed Paşa'nın eseri olan Zübdei Vek?yi'ât üzerindeki doktora çalışmalarımız sırasında başlamıştı. O zaman, Râşid Mehmed Efendi'nin ilk baskıda birinci, ikinci baskıda ise ilk iki cildinin çok önemli bir kısmını Zübdei Vek?yi'ât'tan aldığı tespit edilmiş ve Târîhi Râşid'in kaynak değeri hakkında şüpheye düşülmüştü. Zira Mehmed Râşid, Mühürdar Tarihi dışında değil Zübde'den, diğer kaynakları arasında yer alan Fındıklılı Silâhdar Mehmed Ağa'nın ünlü Târîh'i ile bunun devamı niteliğindeki Nusretnâme'sinden de söz etmiyor; sadece Yenicami ve külliyesinin inşasıyla ilgili bilgileri Abdi Paşa'nın yukarıda sözü edilen Vek?yi'nâme'sinden aldığını tasrih ediyordu. Resmî tarihçi (vak'anüvîs) olması hasebiyle ve özellikle de dönemi olaylarını kaleme alması sebebiyle bazı olayların yorumunda çekingen davranan Râşid Mehmed Efendi'nin eserini şüphesiz objektif bir kaynak olarak görmek doğru olmaz. Târîhi Râşid, nâmei hümâyun, tayintevcih, azil ve kral mektupları ile bazı sefâretnâmeler gibi resmî ve yarı resmî belgeleri ihtiva etmesinin yanında, içinde bulunduğu bazı hadiseleri gözlemlerine, bazılarını da şifahî kaynaklara dayanarak vermesi bakımından değer kazanır.

Osmanlı Devleti tarihinin doğru olarak anlaşılıp yazılabilmesi için temel kaynakların ilmî neşirlerinin yapılarak araştırıcıların hizmetine sunulmasının zaruret kesbettiği bilinen bir gerektir. Bu amaçla son çeyrek asırdır gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında birçok tarih kaynağının yayımlanmış olması sevindiricidir. Altı yıl kadar önce ilk Osmanlı vak'anüvisi Naîmâ Mustafa Efendi'nin ünlü Târih'i ile Sâmi, Şâkir ve Subhî tarihlerinin neşri bu yolda atılmış önemli adımlardır. Bu çalışmalar bizim de cesaretimizi arttırmış, bu iki eser arasını kapsayan Târîhi Râşid'in neşri hususunda Bilim ve Sanat Vakfı tarafından yapılan teklife olumlu cevap verilmiştir. Eseri yayıma hazırlarken, ilk yazmalara dayandığı kesin olan 1153 Müteferrika tab'ı ile muhtemelen buna istinad eden ikinci neşri (1282) esas alınmış , fakat baskı sırasında yapılmış olan bazı hata ve eksiklikler Süleymaniye Kütüphanesi Reisülküttap ve Hekimoğlu nüshaları ile son anda elektronik kopyası elimize geçen Medine Mescidi Nebevî Kütüphanesi'ndeki yazma ile yapılan karşılaştırmalarla izale edilmeye çalışılmıştır. Târîhi Râşid'in zeyli olan ve onunla birlikte Târîhi Çelebizâde Efendi adıyla iki defa basılarak âdeta bu eserin son cildi haline gelen Küçük Çelebizâde İsmail Âsım Efendi'nin eseri bizim neşrimizde de yer almış ve ayrı bir cilt olmuştur.

Metni tesis ederken Arapça âyet, hadîs, şiir, dua ve bazı ibareler ile Farsça kelâmı kibâr ve şiirler aslî harfleriyle yazılmış, sık geçen bitakdîrillâhi te'âlâ, biavni'lllahi te'âlâ, inşâallahü te'âlâ, alâmerâtibihim, celle şânuhû, li'llâhi'lhamd, salât ü selâm ve benzeri ibarelerin anlamlarının verilmesinden sarfı nazar olunmuştur. Hazırlanan metinde basit bir transkripsiyon kullanılmış, esas alınan matbu metin (M), karşılaştırmalarda kullanılan Reisülküttap nüshası (R), Hekimoğlu Ali Paşa nüshası (H) ve Medine nüshası ise (Me) rumuzlarıyla belirtilmiştir. Zaman zaman da matbu Zübdei Vek?yi'ât'a müracaat edilerek bazı müşkillerin halline çalışılmıştır. Genelde kelime başı ve sonundakiler hariç aynlar ('), hemzeler (') ile tefrik edilmiş; gayn, kaf ve sad harflerinden sonraki uzun heceler (?, ?, ?) şeklinde gösterilmiş; kelime ve ibare fazlalıkları (+), eksiklikleri için (), tarafımızdan yapılan düzeltme ve eklemeler için [ ]; dipnot açıklamaları için ise (*) işaretleri kullanılmıştır. Daha açık ve anlaşılır hale getirmek için metin gerek görüldükçe paragraflara ayrılmış; rahat anlaşılması için metne nokta, soru işareti, virgül vb. noktalama işaretleri ilave edilmiş; konuşma ve alıntıların ("…") içinde verilmesine çalışılmış; doğru okunmasında tereddüde düşülen kelimelerin asılları yazılmıştır. Eserin dil ve üslûp özellikleri mümkün mertebe korunarak, metnin yazıldığı asırdaki ifade şeklinin yansıtılmasına özen gösterilmiştir. Bu arada, Türkçe kelimelerin sonundaki "b"ler "p" olarak yazılmıştır. Zeyli ile birlikte 1153'te dört; 1282'de ise altı cilt halinde yayımlanan Târîhi Râşid, tarafımızdan üç cilt halinde tertip edilmiştir. Sonradan Nevşehirli İbrahim Paşa'nın emriyle kaleme aldığı ve ağırlıklı olarak Zübdei Vek?yi'ât'a dayanan 1071-1114/1660-1703 yılları arası olayları Müteferrika tab'ında ilk, 1282 tab'ında ise ilk iki cilttir tarafımızdan birinci cilt; daha önce Sadrazam Damad (Şehid) Ali Paşa'nın emriyle kaleme aldığı 1115-1134/1703-1722 yılları arası olayları ikinci cilt ve 1134-1141/1722-1729 yılları arası hadiselerinin anlatıldığı Çelebizâde İsmail Âsım'ın Târîhi Râşid Zeyli ise üçüncü cilt ittihaz edilmiş; dizin bu üçüncü cildin sonunda verilmiştir. Çelebizâde Zeyli'nin bu neşrimizde de Râşid'in kuyruğu olmaktan kurtulamamasının başlıca sebebi, konu bütünlüğünü sağlamanın yanı sıra, tek dizinin verilmesi düşüncesidir.

Râşid Târihi ve bunun Çelebizâde Zeyli'nin yeni yazıya aktarılmasında birçok kişi çalışmıştır. Bu kişilerin yaptıkları müsveddeler tarafımdan birkaç defa gözden geçirilmiş ve metne son şekli verilmiştir. Emeği geçenlerin hepsine burada ayrı ayrı müteşekkir olduğumu belirtmek isterim. Avrupa kaynaklı özel isimlerin doğru okunmasında yardımlarını gördüğüm değerli bilim adamı Prof. Dr. Kemal Beydilli ile neşir hususunda bana öncülük eden, Medine yazmasının dijital kopyasını veren ve fikirlerinden yararlandığım aziz meslektaşım Prof. Dr. Mehmet İpşirli'ye de medyunı şükranım. Râşid Mehmed'in ve Çelebizade İsmail Asım'ın hayatıyla ile ilgili çok kıymetli ve orijinal bilgiler veren Sadreddinzâde Mustafa Efendi'nin Cerîde'sinin kopyasını vererek kullanma imkânı sağlayan Yrd. Doç. Dr. Selim Karahasanoğlu'na ayrıca müteşekkirim. Nihayet böyle hacimli bir eserin dizinini hazırlamak gibi müşkil ve meşakkatli bir işi üstlenen, bu çalışması sırasında yaptığı uyarılarla metinde imla birliğinin sağlanmasında önemli katkısı bulunan Dr. Ahmet Zeki İzgöer'e de teşekkür borçluyum. Bu arada hemen belirtmeliyim ki, Râşid Mehmed'in, çağdaşı Fındıklılı'nın aksine lakap, künye ve unvan gibi ayırıcı sıfatları fazla kullanmaması yüzünden Abdullah, Ahmed, Mehmed, Ali, Hüseyin, İsmail, Mahmud, Mustafa vb. çok geçen isimleri tefrikte büyük zorluklarla karşılaşılmış; emin olunmayan kişiler ayrı yazılmıştır. Tarafımdan bir yıla yakın süren birleştirme çalışmalarına rağmen, mutlaka bazı iltibasların olması kaçınılmaz düşüncesiyle, araştırmacılardan müsamaha bekliyoruz. Dizinde kişiler mümkünmertebe en çok tanınan isim, lakap veya künyesiyle sıralanmış; yer yer yapılan atıflarla da kullanıcıya kolaylık sağlanmaya çalışılmıştır. Yine dizinde yapılan açıklamalarda metnin imlâsına bağlı kalınmıştır. Dizinde kişi adları büyük, kitap adları italik ve yer adları ile müessese isimleri düz karakterde yazılmıştır. Çalışmanın ta başından beri sürekli irtibat halinde olduğum ve fazla uzun olmayan bir sürede bitirilmesinde âdeta bir lokomotif rolü oynayan değerli araştırmacı Yunus Uğur'un hizmetlerini hatırlamamak mümkün değildir. Yayınevi müdürümüz başta olmak üzere, metnin kusursuz bir şekilde tesisi için haftalarca çalıştığımız Ayşenur Gönen ile Betül Algın'ın sabırlarını da burada belirtmek isterim. Her ikisine de müteşekkirim.

Son olarak ifade etmek isterim ki, metin neşri çalışmalarının ne kadar nankör olduğu, bu alanda mesai sarf edenlerin malumudur. Zira bu çalışmalarda yapılan okuma hataları hemen göze çarpar ve hazırlayanı töhmet altında bırakır. Târîhi Râşid ve Çelebizâde Zeyli neşre hazırlanırken de birçok hata ve yanlışlıklar yapılmış olabilir. İnsanı rahatlatan, bunların mümkün mertebe asgariye indirmek için gösterilen azami gayrettir. Eserin bütünü üzerinde yapılacak daha detaylı analiz çalışmalarına kadar, neşrimizin işe yarayacağı düşüncesi en büyük mutluluk ve sevinç kaynağımız olacaktır. - Prof. Dr. Abdülkadir ÖZCAN

155516 Râşid Mehmed Efendi, Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi. Tarih-i Raşid ve Zeyli 3 Cilt TAKIM . Abdülkadir Özcan, Yunus Uğur, Baki Çakır, Ahmet Zeki İzgöer Arapça Çeviri: Halit Özkan, Asuman Erkan Emin; Farsça çeviri: Hakkı Uygur, Turgay Şafak, İstanbul: Klasik Yayınları, 2013. 1952 s.. 20x26. 1. Hamur. Karton Kapak. Türkçe, Yeni, #smrgKURUMSAL, Tarih, Türk Tarihi, Osmanlı Dönemi, Vakanüvis Tarihi, Metin neşri, Kronik

TAKDİM ve TEŞEKKÜR

Ülkemizde olduğu kadar uluslararası düzeyde de Osmanlı tarihi ve medeniyetine yönelik gittikçe artan ilginin, geçen on yıl içinde akademik niteliği haiz çok sayıda çalışmaya zemin hazırladığı herkesçe malumdur. Söz konusu ilgi, Osmanlı tarih ve medeniyetinin pek çok alanında hatırı sayılır bir literatürün oluşmasına vesile olmuştur. Siyasî, kültürel, ilim ve düşünce hayatı konusunda birincil kaynakların neşri konusundaki eksiklik ise hâlen devam etmektedir. Bu eksikliğin giderilmesi ancak Osmanlı hayatını yansıtan klasiklerin kütüphane raflarındaki yalnızlıklarına son verip onları neşretmekle mümkün olacaktır. Sadece Osmanlı'yı değil, günümüz Türkiye'sini de daha sağlıklı bir şekilde anlamamıza vesile olacak bu neşir faaliyeti, okuyucunun söz konusu eserlere daha rahat ulaşmasını sağlayacağı gibi haklarında yeni çalışmaların yapılmasına da imkan tanıyacak ve mazimiz üzerindeki kalın cehalet perdesinin bir parça olsun kaldırılmasına kapı aralayacaktır.

Osmanlı tarih ve medeniyetinin tüm yönleri ile daha yakından tanınmasını sağlama amacını taşıyan Bilim ve Sanat Vakfı Türkiye Araştırmaları Merkezi (BSVTAM) bu düşünceler doğrultusunda, yazma halindeki bazı klasik eserlerin yayına hazırlanmasını kararlaştırmıştır. Şüphesiz bu tür klasik eserlerin yayına hazırlanması sırasında; yazma nüshalarının tespit ve değerlendirilmesinden başlayıp, bunların karşılaştırılmasına, doğru bir şekilde günümüz harflerine aktarılmasına, notlandırılmasına, dizinlenmesine kadar süren zorlu ve dikkat isteyen bir süreçten geçmek elzemdir. Bundan dolayı, hem yayınlanacak eserlerin, hem de bu eserleri yayına hazırlayacak değerli ilim adamlarının tespitinde azami düzeyde seçici davranmayı ilke edindik.

Osmanlı tarihini derinlemesine tanımamıza imkan sağlayacak bu dizinin ilk eseri 2007 yılında yayınladığımız Kınalızade Ali Çelebi'inin Ahlâkı Alâi'si idi. İkinci eser olarak, Osmanlı vekayinameleri (kronikleri) arasında müstesna bir yere sahip olan Mehmed Raşid'in (16701735) Târîhi Râşid'i ve Küçük Çelebizâde İsmail Âsım Efendi'nin (16851760) ona yaptığı zeyli (ilave cildi) yayınlamayı uygun gördük. Meşhur Naîmâ Tarihi'nin kapsadığı son yıldan, yani 1660'tan 1729 tarihine kadar olayları ihtiva eden bu iki eser, dönemi ve genel olarak Osmanlı tarihini anlamak açısından vazgeçilemez kaynaklar arasında yer almıştır. Nitekim yazılır yazılmaz nüshaları çoğaltılmaya başlamış, Müteferrika matbaasında basılmış ve bu sayede sonraki dönemlerde de sıkça kullanılmıştır. Biz de bu yayını gerçekleştirirken Müteferrika baskısını esas alarak Süleymaniye Kütüphanesi Hekimoğlu ve Reisülküttab nüshaları ile Medine nüshasını kullandık.

Yıllar önce BSVTAM bünyesindeki bir grup arkadaşın başlattığı bu çalışma böylece çok önemli bir eserin neşri ile sonuçlanmış oldu. İslam ve Osmanlı tarihi alanlarında metin tecrübesine sahip ve ilmî çalışmalarını yürütmekte olan bu grup yıllar içerisinde genişleyerek eserin ilk okumasını yaptı ve dizgisini gerçekleştirdi. Bu grupta yer alan Osman Sacid Arı, Abdülkerim Asilsoy, Ebubekir Ceylan, Fatih Çalışır, Hilal Çay, Yasemin Erdinç Çiçek, Selman Dilek, Sevgi Güneş, Fulya İbanoğlu, Taha İmamoğlu, F. Samime İnceoğlu, Sabite İnceoğlu, Abdülhamit Kırmızı, Haşim Koç, Kemal Faruk Molla, Şule Mutlu, Emine Özdemir, N. Bilge Özelİmanov, Sümeyye Parıldar, Reyhan Sarıkaya, Fatma Sel Turhan, Fatma Silkin, Zeynep Süslü Berktaş, Cengiz Şeker, Menekşe Türkmen, Yunus Uğur, Nilüfer Usta, Hüseyin Üçyiğit, Neşe Vona, Asiye Yılmaz ve Gülsüm Yiğit'e böylesine büyük bir yükü omuzlama konusunda verdikleri destek için müteşekkiriz. Grubun yorgun düştüğü bir zamanda Baki Çakır ve Ahmet Zeki İzgöer yardıma koştu ve özellikle 46. ciltlerin transkripsiyonunu ve metinlerin ikinci okumasını üstlendiler. Osman Sacid Arı ve Zeynep Süslü Berktaş metnin ikinci defa gözden geçirilmesi sürecinde büyük emek verdiler. Halit Özkan ve Asuman Erkan Emin metindeki Arapça ibarelerin Hakkı Uygur ve Turgay Şafak ise Farsça ibarelerin çevirisini yaptılar. Özgür Oral eser üzerinde çalıştı ve indeksi için büyük gayret sarf etti. Ahmet Zeki İzgöer eseri baştan sona titizlikle tarayarak hem redaksiyon yapmış oldu hem de kapsamlı bir indeks hazırladı. Betül Algın ve Zeynep Trabzonlu, Ahmet Zeki Bey'e yardımcı oldu. Mehmet İpşirli hocamıza en baştan itibaren çeşitli meselelerle ilgili danıştık. Himmetleri dâim olsun.

Abdülkadir Özcan hocamız bu eserin hazırlanma sürecindeki en önemli isimdir. Eserin önemi, nüshaları, metnin ve indeksin satır satır kontrolü, giriş yazıları ile baştan sona tüm süreçlerde bizim yanı başımızda oldu. Târîhi Râşid'de olduğu gibi başka birçok Osmanlı tarih eserinin neşrine rehberlik eden hocamıza tarihçiler olarak medyunı şükranız. Yayın sürecinin çeşitli aşamalarında katkısı bulunan yayınevinden Özgür Oral ve Hayat Ajans'tan Salih Pulcu ve Ayşenur Gönen başta olmak üzere diğer zevâta da teşekkürü bir borç biliyoruz. Bu uzun süreç ve büyük gayret kurumsal bir destek ve motivasyon olmadan olamazdı. Mustafa Özel ve Faruk Deniz şahsında Bilim ve Sanat Vakfı yöneticilerine ve bu eseri gündemine alıp bu aşamaya getiren Türkiye Araştırmaları Merkezi'nin değerli mensuplarına ve özellikle Coşkun Çakır, Şevket Kamil Akar, Yücel Bulut, F. Samime İnceoğlu, Zahit Atçıl, Serhat Aslaner ve Yusuf Ziya Altıntaş'a katkı ve teşviklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.

Sizi bu çok değerli eserle baş başa bırakırken; bundan sonra yayınlayacağımız diğer klasik eserler için her türlü katkınızı beklediğimizi belirtiyor ve bu tür kaliteli ve emek mahsulü yayınların sayısının hızla artmasını ümit ediyoruz. - Yunus Uğur - Bilim ve Sanat Vakfı, Türkiye Araştırmaları Merkezi

ÖNSÖZ

XV. yüzyılda daha ziyade şifahî kaynaklara dayalı menâkıbnâme ve destanlarla başlayan Osmanlı tarihçiliği, II. Murad ve II. Mehmed devirlerinde gazânâme, takvim, anonim Tevârîhi Âli Osman ve şehnâme türü eserlerle devam etmiş, ilk standart örneklerini ise II. Bayezid'in saltanatı döneminde vermiştir. Gerçekten bu dönemde bir yandan geleneksel gazânâme ve anonim Osmanlı tarihleri meydana getirilirken, diğer yandan da bu padişahın şifahî emriyle ilk umumi Osmanlı tarihleri kaleme alınmıştır.

Geleneksel gazânâme (gazavâtnâme) türü, Yavuz Sultan Selim'in saltanatı zamanında daha ziyade "Selimnâme", bunun oğlu ve halefi Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise "Süleymannâme" adları altında devam ederken, Fatih döneminde Osmanlı tarihini İslâm tarihinin uzantısı olarak gören Şükrullah'ın yazdığı Behcetü't-tevârîh istisna tutulursa asıl büyük dünya ve genel Osmanlı tarihlerinin XVI. yüzyıl sonlarından itibaren telif edildiği söylenebilir.

Yarı resmî devlet veya daha doğru bir ifadeyle süslü ve minyatürlü saray tarihçiliği olan şehnâmenüvîsliğin Fatih döneminde ortaya çıktığı, fakat asıl kalıcı ve güzel örneklerini XVI. yüzyıl sonlarından itibaren verdiği, XVII. yüzyıldan sonra ise kaybolmaya başladığı malumdur.

Fakat henüz gerçek anlamda resmî devlet tarihçiliği yoktur. XVII. yüzyılın ikinci yarısında (1663-1664) IV. Mehmed'in şifahî emriyle Vek?yinâme'sini yazmaya başlayan Abdurrahman Abdi Paşa'yı resmî devlet tarihçisi saymak mümkün değildir. Zira daha önce de II. Bayezid İdrîsi Bitlisî ile İbn Kemal (Kemalpaşazâde)'e şifahî emirleriyle tarihler yazdırmıştı. Osmanlı Devleti tarihinde resmî devlet tarihçiliği demek olan vak'anüvisliğin (aslı vek?yi'nüvîslik) Dîvânı Hümâyun kalemlerinden biri olarak teşkili XVIII. yüzyıl başında II. Mustafa'nın saltanatı (1695-1703) ve Amcazâde Hüseyin Paşa'nın sadrazamlığı (1697-1702) zamanında olduğu kesindir. Böylece Osmanlı tarih yazıcılığında yeni bir tür ortaya çıkmış ve bazı aksaklıklarla saltanatın sonuna kadar kesintisiz devam etmiştir. Bu arada resmî olmayan (amatör) tarihçilik her dönemde varlığını sürdürmüş ve güzel örnekler vermiştir.

Bizim neşrini hazırladığımız Târîhi Râşid, ilk resmî vak'anüvis Naîmâ Mustafa Efendi'nin bıraktığı (1660) yılından başlayan ve 1722 (Çelebizâde zeyliyle birlikte 1729) yılına kadar devam eden bir dönemin tarihidir. Naîmâ Tarihi gibi, ilk Türk matbaasında 1153 yılında üç cilt, 1282 yılında da beş cilt halinde iki defa basılıp yayımlanmakla Târîhi Râşid çok okunan ve kullanılan kaynaklar arasında yer almıştır. Bizim Târîhi Râşid'le ilk temasımız Defterdar Sarı Mehmed Paşa'nın eseri olan Zübdei Vek?yi'ât üzerindeki doktora çalışmalarımız sırasında başlamıştı. O zaman, Râşid Mehmed Efendi'nin ilk baskıda birinci, ikinci baskıda ise ilk iki cildinin çok önemli bir kısmını Zübdei Vek?yi'ât'tan aldığı tespit edilmiş ve Târîhi Râşid'in kaynak değeri hakkında şüpheye düşülmüştü. Zira Mehmed Râşid, Mühürdar Tarihi dışında değil Zübde'den, diğer kaynakları arasında yer alan Fındıklılı Silâhdar Mehmed Ağa'nın ünlü Târîh'i ile bunun devamı niteliğindeki Nusretnâme'sinden de söz etmiyor; sadece Yenicami ve külliyesinin inşasıyla ilgili bilgileri Abdi Paşa'nın yukarıda sözü edilen Vek?yi'nâme'sinden aldığını tasrih ediyordu. Resmî tarihçi (vak'anüvîs) olması hasebiyle ve özellikle de dönemi olaylarını kaleme alması sebebiyle bazı olayların yorumunda çekingen davranan Râşid Mehmed Efendi'nin eserini şüphesiz objektif bir kaynak olarak görmek doğru olmaz. Târîhi Râşid, nâmei hümâyun, tayintevcih, azil ve kral mektupları ile bazı sefâretnâmeler gibi resmî ve yarı resmî belgeleri ihtiva etmesinin yanında, içinde bulunduğu bazı hadiseleri gözlemlerine, bazılarını da şifahî kaynaklara dayanarak vermesi bakımından değer kazanır.

Osmanlı Devleti tarihinin doğru olarak anlaşılıp yazılabilmesi için temel kaynakların ilmî neşirlerinin yapılarak araştırıcıların hizmetine sunulmasının zaruret kesbettiği bilinen bir gerektir. Bu amaçla son çeyrek asırdır gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında birçok tarih kaynağının yayımlanmış olması sevindiricidir. Altı yıl kadar önce ilk Osmanlı vak'anüvisi Naîmâ Mustafa Efendi'nin ünlü Târih'i ile Sâmi, Şâkir ve Subhî tarihlerinin neşri bu yolda atılmış önemli adımlardır. Bu çalışmalar bizim de cesaretimizi arttırmış, bu iki eser arasını kapsayan Târîhi Râşid'in neşri hususunda Bilim ve Sanat Vakfı tarafından yapılan teklife olumlu cevap verilmiştir. Eseri yayıma hazırlarken, ilk yazmalara dayandığı kesin olan 1153 Müteferrika tab'ı ile muhtemelen buna istinad eden ikinci neşri (1282) esas alınmış , fakat baskı sırasında yapılmış olan bazı hata ve eksiklikler Süleymaniye Kütüphanesi Reisülküttap ve Hekimoğlu nüshaları ile son anda elektronik kopyası elimize geçen Medine Mescidi Nebevî Kütüphanesi'ndeki yazma ile yapılan karşılaştırmalarla izale edilmeye çalışılmıştır. Târîhi Râşid'in zeyli olan ve onunla birlikte Târîhi Çelebizâde Efendi adıyla iki defa basılarak âdeta bu eserin son cildi haline gelen Küçük Çelebizâde İsmail Âsım Efendi'nin eseri bizim neşrimizde de yer almış ve ayrı bir cilt olmuştur.

Metni tesis ederken Arapça âyet, hadîs, şiir, dua ve bazı ibareler ile Farsça kelâmı kibâr ve şiirler aslî harfleriyle yazılmış, sık geçen bitakdîrillâhi te'âlâ, biavni'lllahi te'âlâ, inşâallahü te'âlâ, alâmerâtibihim, celle şânuhû, li'llâhi'lhamd, salât ü selâm ve benzeri ibarelerin anlamlarının verilmesinden sarfı nazar olunmuştur. Hazırlanan metinde basit bir transkripsiyon kullanılmış, esas alınan matbu metin (M), karşılaştırmalarda kullanılan Reisülküttap nüshası (R), Hekimoğlu Ali Paşa nüshası (H) ve Medine nüshası ise (Me) rumuzlarıyla belirtilmiştir. Zaman zaman da matbu Zübdei Vek?yi'ât'a müracaat edilerek bazı müşkillerin halline çalışılmıştır. Genelde kelime başı ve sonundakiler hariç aynlar ('), hemzeler (') ile tefrik edilmiş; gayn, kaf ve sad harflerinden sonraki uzun heceler (?, ?, ?) şeklinde gösterilmiş; kelime ve ibare fazlalıkları (+), eksiklikleri için (), tarafımızdan yapılan düzeltme ve eklemeler için [ ]; dipnot açıklamaları için ise (*) işaretleri kullanılmıştır. Daha açık ve anlaşılır hale getirmek için metin gerek görüldükçe paragraflara ayrılmış; rahat anlaşılması için metne nokta, soru işareti, virgül vb. noktalama işaretleri ilave edilmiş; konuşma ve alıntıların ("…") içinde verilmesine çalışılmış; doğru okunmasında tereddüde düşülen kelimelerin asılları yazılmıştır. Eserin dil ve üslûp özellikleri mümkün mertebe korunarak, metnin yazıldığı asırdaki ifade şeklinin yansıtılmasına özen gösterilmiştir. Bu arada, Türkçe kelimelerin sonundaki "b"ler "p" olarak yazılmıştır. Zeyli ile birlikte 1153'te dört; 1282'de ise altı cilt halinde yayımlanan Târîhi Râşid, tarafımızdan üç cilt halinde tertip edilmiştir. Sonradan Nevşehirli İbrahim Paşa'nın emriyle kaleme aldığı ve ağırlıklı olarak Zübdei Vek?yi'ât'a dayanan 1071-1114/1660-1703 yılları arası olayları Müteferrika tab'ında ilk, 1282 tab'ında ise ilk iki cilttir tarafımızdan birinci cilt; daha önce Sadrazam Damad (Şehid) Ali Paşa'nın emriyle kaleme aldığı 1115-1134/1703-1722 yılları arası olayları ikinci cilt ve 1134-1141/1722-1729 yılları arası hadiselerinin anlatıldığı Çelebizâde İsmail Âsım'ın Târîhi Râşid Zeyli ise üçüncü cilt ittihaz edilmiş; dizin bu üçüncü cildin sonunda verilmiştir. Çelebizâde Zeyli'nin bu neşrimizde de Râşid'in kuyruğu olmaktan kurtulamamasının başlıca sebebi, konu bütünlüğünü sağlamanın yanı sıra, tek dizinin verilmesi düşüncesidir.

Râşid Târihi ve bunun Çelebizâde Zeyli'nin yeni yazıya aktarılmasında birçok kişi çalışmıştır. Bu kişilerin yaptıkları müsveddeler tarafımdan birkaç defa gözden geçirilmiş ve metne son şekli verilmiştir. Emeği geçenlerin hepsine burada ayrı ayrı müteşekkir olduğumu belirtmek isterim. Avrupa kaynaklı özel isimlerin doğru okunmasında yardımlarını gördüğüm değerli bilim adamı Prof. Dr. Kemal Beydilli ile neşir hususunda bana öncülük eden, Medine yazmasının dijital kopyasını veren ve fikirlerinden yararlandığım aziz meslektaşım Prof. Dr. Mehmet İpşirli'ye de medyunı şükranım. Râşid Mehmed'in ve Çelebizade İsmail Asım'ın hayatıyla ile ilgili çok kıymetli ve orijinal bilgiler veren Sadreddinzâde Mustafa Efendi'nin Cerîde'sinin kopyasını vererek kullanma imkânı sağlayan Yrd. Doç. Dr. Selim Karahasanoğlu'na ayrıca müteşekkirim. Nihayet böyle hacimli bir eserin dizinini hazırlamak gibi müşkil ve meşakkatli bir işi üstlenen, bu çalışması sırasında yaptığı uyarılarla metinde imla birliğinin sağlanmasında önemli katkısı bulunan Dr. Ahmet Zeki İzgöer'e de teşekkür borçluyum. Bu arada hemen belirtmeliyim ki, Râşid Mehmed'in, çağdaşı Fındıklılı'nın aksine lakap, künye ve unvan gibi ayırıcı sıfatları fazla kullanmaması yüzünden Abdullah, Ahmed, Mehmed, Ali, Hüseyin, İsmail, Mahmud, Mustafa vb. çok geçen isimleri tefrikte büyük zorluklarla karşılaşılmış; emin olunmayan kişiler ayrı yazılmıştır. Tarafımdan bir yıla yakın süren birleştirme çalışmalarına rağmen, mutlaka bazı iltibasların olması kaçınılmaz düşüncesiyle, araştırmacılardan müsamaha bekliyoruz. Dizinde kişiler mümkünmertebe en çok tanınan isim, lakap veya künyesiyle sıralanmış; yer yer yapılan atıflarla da kullanıcıya kolaylık sağlanmaya çalışılmıştır. Yine dizinde yapılan açıklamalarda metnin imlâsına bağlı kalınmıştır. Dizinde kişi adları büyük, kitap adları italik ve yer adları ile müessese isimleri düz karakterde yazılmıştır. Çalışmanın ta başından beri sürekli irtibat halinde olduğum ve fazla uzun olmayan bir sürede bitirilmesinde âdeta bir lokomotif rolü oynayan değerli araştırmacı Yunus Uğur'un hizmetlerini hatırlamamak mümkün değildir. Yayınevi müdürümüz başta olmak üzere, metnin kusursuz bir şekilde tesisi için haftalarca çalıştığımız Ayşenur Gönen ile Betül Algın'ın sabırlarını da burada belirtmek isterim. Her ikisine de müteşekkirim.

Son olarak ifade etmek isterim ki, metin neşri çalışmalarının ne kadar nankör olduğu, bu alanda mesai sarf edenlerin malumudur. Zira bu çalışmalarda yapılan okuma hataları hemen göze çarpar ve hazırlayanı töhmet altında bırakır. Târîhi Râşid ve Çelebizâde Zeyli neşre hazırlanırken de birçok hata ve yanlışlıklar yapılmış olabilir. İnsanı rahatlatan, bunların mümkün mertebe asgariye indirmek için gösterilen azami gayrettir. Eserin bütünü üzerinde yapılacak daha detaylı analiz çalışmalarına kadar, neşrimizin işe yarayacağı düşüncesi en büyük mutluluk ve sevinç kaynağımız olacaktır. - Prof. Dr. Abdülkadir ÖZCAN

155516 Râşid Mehmed Efendi, Çelebizâde İsmaîl Âsım Efendi. Tarih-i Raşid ve Zeyli 3 Cilt TAKIM . Abdülkadir Özcan, Yunus Uğur, Baki Çakır, Ahmet Zeki İzgöer Arapça Çeviri: Halit Özkan, Asuman Erkan Emin; Farsça çeviri: Hakkı Uygur, Turgay Şafak, İstanbul: Klasik Yayınları, 2013. 1952 s.. 20x26. 1. Hamur. Karton Kapak. Türkçe, Yeni, #smrgKURUMSAL, Tarih, Türk Tarihi, Osmanlı Dönemi, Vakanüvis Tarihi, Metin neşri, Kronik

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat