#smrgKİTABEVİ Tarih İdrakinden Kanun İnşasına Osmanlı Hukuk Düşüncesi : Kavram ve Tasnif - 2022
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786051968902
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
270 s.
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
170,00
Havale/EFT ile:
164,90
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199205934
592320
https://www.simurgkitabevi.com/tarih-idrakinden-kanun-insasina-osmanli-hukuk-dusuncesi-kavram-ve-tasnif-2022
Tarih İdrakinden Kanun İnşasına Osmanlı Hukuk Düşüncesi : Kavram ve Tasnif - 2022 #smrgKİTABEVİ
170.00
Kitap, ağırlıklı olarak Osmanlı hukuk düşüncesinin tarih idrakinden nasıl beslendiği, tarihsel kimliği bir zemin olarak kullanırken de kanun dili ve tasnifini nasıl şekillendirdiği konusunu ele almakta ve temelde iki meseleyi incelemektedir. Bunlar 19. yüzyıldan günümüze aktarılan şer', örf, cürm, günah, bid'at vs. bazı hukuk terimlerinin geçmiş yüzyıllarda (özellikle 14-18. yüzyıllar arası) aynı anlamda kullanılıp kullanılmadığı konusu ile hukuk-ı şer'iyye veya hukuk-ı örfiyye denildiğinde neyin kastedildiği, Osmanlı hukukunda özel hukuk - kamu hukuku ayrımını hatırlatan uygulamaların olup olmadığı meselesidir. Roma İmparatorluğu'nda bilinen bir tasnif olan özel-kamu ayrımının, töre ve Cengiz Yasa'sı ile şeriatı birleştiren Osmanlı geleneğinde de yaşayıp yaşamadığı incelenirken Türk-Moğol hukukunun devletçi, fıkhın ise sivil biyografisine dikkat çekilmiştir. Türklerde devlet, bir bakıma inancın konusudur. Bu çerçevede tanrıdan kut alan hakanın aklı ile koyduğu yasanın, fıkhı aşmakla birlikte modern bir kavram olan seküler sahaya girmediği ve "tanrı ile meşrulaşan akıl" sebebiyle yine inanç halkası içinde olacağı değerlendirilmiş; Fatih'in, kanun neşrinde Türk-Moğol; muhtevada Türk-İslam ve bu muhtevanın özel hukuk - kamu hukuku biçimindeki tasnifinde ise Roma geleneğini esas aldığı iddiası gündeme alınmış ve tartışılmıştır.
Kitap, ağırlıklı olarak Osmanlı hukuk düşüncesinin tarih idrakinden nasıl beslendiği, tarihsel kimliği bir zemin olarak kullanırken de kanun dili ve tasnifini nasıl şekillendirdiği konusunu ele almakta ve temelde iki meseleyi incelemektedir. Bunlar 19. yüzyıldan günümüze aktarılan şer', örf, cürm, günah, bid'at vs. bazı hukuk terimlerinin geçmiş yüzyıllarda (özellikle 14-18. yüzyıllar arası) aynı anlamda kullanılıp kullanılmadığı konusu ile hukuk-ı şer'iyye veya hukuk-ı örfiyye denildiğinde neyin kastedildiği, Osmanlı hukukunda özel hukuk - kamu hukuku ayrımını hatırlatan uygulamaların olup olmadığı meselesidir. Roma İmparatorluğu'nda bilinen bir tasnif olan özel-kamu ayrımının, töre ve Cengiz Yasa'sı ile şeriatı birleştiren Osmanlı geleneğinde de yaşayıp yaşamadığı incelenirken Türk-Moğol hukukunun devletçi, fıkhın ise sivil biyografisine dikkat çekilmiştir. Türklerde devlet, bir bakıma inancın konusudur. Bu çerçevede tanrıdan kut alan hakanın aklı ile koyduğu yasanın, fıkhı aşmakla birlikte modern bir kavram olan seküler sahaya girmediği ve "tanrı ile meşrulaşan akıl" sebebiyle yine inanç halkası içinde olacağı değerlendirilmiş; Fatih'in, kanun neşrinde Türk-Moğol; muhtevada Türk-İslam ve bu muhtevanın özel hukuk - kamu hukuku biçimindeki tasnifinde ise Roma geleneğini esas aldığı iddiası gündeme alınmış ve tartışılmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.