Ancak insan hayatını derinden etkileyen ekonomik sorunları salt iktisat biliminin veya ekonomik sosyolojinin alanı içinde ele alarak insanı homo economicus'a indirgemek birtakım sınırlılıkları da beraberinde getirmektedir. Hele çağımızda "saf iktisadi akıl"dan bahsetmek oldukça güçtür; insanın ekonomik davranışları bile toplumsal ve kültürel etkenlerle, çoğu zaman bilinçdışı dolayımlarla belirlenmektedir. Saf iktisadi ve rasyonel kriterlerle bir insan tasarımı ciddi bir bakış darlığının göstergesidir.
Çünkü ekonomik olaylar, sonsuz çeşitlilikteki toplum olaylarından, tarihsellikten ve (ister makro, isterse mikro düzlemde olsun) siyasal egemenlik ilişkilerinden yalıtılarak kendi başına ele alındığında, bütün toplumsal hayatı doğrudan ilgilendiren, doğal ve beşeri hayatın bütününü kuşatan ve tehdit eden sömürü/istismar düzenekleri yeterince kavranamayacaktır. Bu nedenle, ekonomik olayları salt bir uzmanlık alanı olarak görmemek, ekonomik etkinliğe insanın diğer etkinlik alanlarından biri gözüyle bakmak gerekiyor. İktisadi düşünce ve sistemleri tarihsel bir düzlemde değerlendirmeye çalışırken, bizim bakış açımızı da böyle bir makro bakış açısı belirliyor.
Ancak insan hayatını derinden etkileyen ekonomik sorunları salt iktisat biliminin veya ekonomik sosyolojinin alanı içinde ele alarak insanı homo economicus'a indirgemek birtakım sınırlılıkları da beraberinde getirmektedir. Hele çağımızda "saf iktisadi akıl"dan bahsetmek oldukça güçtür; insanın ekonomik davranışları bile toplumsal ve kültürel etkenlerle, çoğu zaman bilinçdışı dolayımlarla belirlenmektedir. Saf iktisadi ve rasyonel kriterlerle bir insan tasarımı ciddi bir bakış darlığının göstergesidir.
Çünkü ekonomik olaylar, sonsuz çeşitlilikteki toplum olaylarından, tarihsellikten ve (ister makro, isterse mikro düzlemde olsun) siyasal egemenlik ilişkilerinden yalıtılarak kendi başına ele alındığında, bütün toplumsal hayatı doğrudan ilgilendiren, doğal ve beşeri hayatın bütününü kuşatan ve tehdit eden sömürü/istismar düzenekleri yeterince kavranamayacaktır. Bu nedenle, ekonomik olayları salt bir uzmanlık alanı olarak görmemek, ekonomik etkinliğe insanın diğer etkinlik alanlarından biri gözüyle bakmak gerekiyor. İktisadi düşünce ve sistemleri tarihsel bir düzlemde değerlendirmeye çalışırken, bizim bakış açımızı da böyle bir makro bakış açısı belirliyor.